Son yıllarda hepimizin fark ettiği bir gerçek var:
Dizilerin esiri olmuş bir toplumuz.
Ellerimizde telefon, karşımızda ekran; bölüm bitmeden bir sonrakine geçiyoruz. Gecenin bir vakti “Bir bölüm daha izleyeyim” diyen milyonlar var. Ama aynı insanlar, eline bir kitap aldığında on sayfa okuyup uykuya dalıyor.
Şimdi kendimize dürüstçe şunu soralım:
TV programlarına, dizilere harcadığımız vaktin yarısını kitaplara ayırsak ne olurdu?
KİTAP OKUMAK: MEDENİYETİN TEMELİ
Kitap okumak yalnızca bir hobi değildir.
Toplumların gelişmişlik seviyesini belirleyen en önemli araçtır.
Çünkü kitap okuyan insan düşünür, sorgular, neden-sonuç ilişkisi kurar, hak aramasının yollarını bilir.
Okuyan toplum, hesap sorabilen, hakkını arayan, haksızlığa boyun eğmeyen toplumdur. Okuyan insan kolay yönlendirilmez, kolay kandırılmaz.
Dizilerin dünyasında ise çoğu zaman düşünmeyiz.
Ekran bize sunar, biz izleriz.
Pasif bir tüketiciyizdir.
Dramın, entrikanın, sahte kahramanlıkların akışında zihnimiz durur; merakımız körüklenir ama bilincimiz beslenmez.
DİZİLERİN BÜYÜSÜ, KİTAPLARIN IŞIĞINI GÖLGELEMESİN
Kimse “Dizi izlemeyin” demiyor.
Elbette hepimiz yoruluyoruz, kafa dağıtmaya ihtiyacımız var.
Ama mesele denge…
Sorun şu:
Hayal gücümüzü başkalarının çektiği sahnelere teslim ediyoruz.
Bir dizide ne görüyorsak onu düşünüyoruz, onun hakkında konuşuyoruz, onun duygusuna kapılıyoruz.
Oysa kitap, bize düşünme alanı açar.
Yazar kelimeleri verir, kalanını hayal dünyamız tamamlar.
Bu yüzden kitap okuyan insanın zihni daha geniş, duygusu daha derin, farkındalığı daha yüksektir.
TOPLUMUN GELECEĞİ NEYE BAĞLI?
Bir toplumun medeniyet seviyesi, gökdelenleriyle değil, kütüphanelerinin doluluk oranıyla ölçülür.
Hak arayan, sorgulayan, bilinçli bireyler yetiştirmek istiyorsak önce ekran süremizi azaltıp kitapla olan bağımızı güçlendirmeliyiz.
Bugün dizilerin, yarışma programlarının, magazinin peşinde sürüklenen milyonlar, aslında farkında olmadan kendi zihinsel potansiyelini köreltiyor.
Oysa bir kitabın içine girmek, tek bir paragrafın zihni aydınlatması, bir cümlenin hayata bakışı değiştirmesi mümkündür.
SON SÖZ: EKRANDAN GELEN IŞIK GEÇİCİDİR, KİTABIN IŞIĞI KALICI
Ekrandan gelen ışık yüzümüzü aydınlatır; kitaptan gelen ışık ise zihnimizi.
Toplum olarak tercihimizi yeniden gözden geçirme zamanıdır.
Dizilerin esiri olmadan, kitapların rehberliğinde düşünen, soran, hak arayan bir toplum olmayı başarabilirsek;
Hem bireysel hem toplumsal geleceğimiz çok daha güçlü olacaktır.
Bugün bir dizi yerine bir kitap açmak, belki de yarın çocuklarımızın yaşayacağı ülkeyi değiştirecek kadar büyük bir adımdır.