Önceki gün yazdığım…
Engellilerle ilgili yazıma…
Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı Şükrü Boyraz’dan…
Bir mektup aldım!
Bugün bu mektubu olduğu gibi koyuyorum!
Amma ve lakin…
Öncesinde ise…
Dün yazdığım…
Yazıya bir cevap geldi!
İşte o konuda da…
Bana bir izahat yapmak düşüyor!
Detaylı yazmayacağım…
Olayı anlatacağım!
Meraklısı dünkü yazıya bakabilir!
Malum…
Dünkü yazımda…
Kapaklı’da bir okuldan başka bir okula…
Öğrenci naklini yazmıştım!
İşte o nakille ilgili…
Torpil mi var diye sormuştum!
Tabii…
Bana gönderilen, bir şikayet üzerine…
İşte o konuda cevap geldi!
Evvela…
Şunu belirteyim…
Öğrenci disiplin suçu işleyen bir öğrenciymiş!
Disiplin suçu gereği ise…
Okul değişimi gerektiriyormuş!
Öğrenci…
3 ay beklemiş…
Suçun cezasını, okuldan uzaklaşarak çekmiş!
Ardından ise…
Başka bir okula nakli icabı, bu nakil gerçekleşmiş!
Nakilde herhangi bir kayırma yok!
Nakil olunan okul da kontenjan var!
Bu durum sanırım…
Öğrencinin ceza aldığı tarih ile…
Nakil olduğu tarih arasındaki…
3 aylık zaman dilimi yüzünden…
Bir soru işareti oluşturmuş!
Öğrenci 29 Eylül’de ceza almış!
Bu tarihte…
Nakil olunan okulda kontenjan boşluğu…
Olmayabilir!
Ancak öğrenci cezası gereği…
3 ay bekledikten sonra…
1 Aralık tarihinde nakil olmuş!
İşte o okulda da…
Çeşitli nedenlerle…
Bu 3 ay içerisinde…
Kontenjan boşluğu oluştuğu için…
Bu kontenjanla…
Söz konusu öğrenci…
Nakledilmiş!
Bir de şunu belirteyim…
Okullar zaten sınavla öğrenci alan okul değil!
Puan durumuna göre…
Öğrenci alan bir okul!
Kısacası…
Burada hassas nokta…
Öğrencinin disiplin cezası alması…
Ve dahi…
3 ay sonra nakledilmesi!
3 ay önceyle sonrası arasındaki kontenjan boşluğu!
Karışıklığın nedeni olmuş gibi duruyor!
Dün yazdığım…
Gündeme taşıdığım nakil konusuna…
Açıklama yapan…
Kapaklı İlçe Milli Eğitim yetkililerine…
Teşekkür ediyorum!
Sanırım…
Bana şikayette bulunan arkadaşımızın da…
Kafasındaki soru işaretleri bitmiştir!
***
Şimdi…
Sayın TSD Genel Başkanı Şükrü Boyraz’ın…
Bana gönderdiği mektupta sıra…
Başkan’ın bana özel bir sorusu vardı!
Bu kısmı sadece çıkararak…
Mektubun kalanını…
Olduğu gibi…
Yayımlıyorum!
Sayın Abdulhamit ALBEZ
Trakya Flaş Haber
Abdulhamit bey öncelikle sesimiz olduğunuz için içten teşekkür ediyorum.
Köşe yazınızı büyük bir dikkatle okudum çok mutlu oldum, benim hep söylediğim bir söz var Özellikle yerel basın, Görmeyenin Gözü, Duymayanın Kulağı, Yürüyemeyenin Ayağı Düşünemeyenin Düşünürüdür,
Köşenizde belirtmiş olduğunuz Ayrımcılık, evet anayasamızın 10. Maddesi ve 6701 sayılı ayrımcılık yasasında birtakım söylemler var cevabını aşağıda belirttim,
İkincisi Türkiye Sakatlar Derneği Ana Tüzüğün 32. Maddesini A fıkrasında belirtilen Şube Başkan adayı Üyelik şartlarını yerine getiren sakat üyeler arasında seçilir diğer tüm adaylar sağlam olabilir denilmektedir. Biz bu Maddenin değişimi için yaptığımız Başkanlar Kurulu toplantımızda 32.maddeyi değiştirme kararı aldık İlk olağan genel kurulumuzda Tüzüğümüzün bu maddesi değiştirilecektir, Şu an 66 Şubemizin 17 sinin Başkanı Engelli Değil merkez yönetim kurulu olarak işleyişlerinden de memnunuz bunu da her ne kadar eksik ve uygulanmıyorsa da 6701 sayılı yasa ve Anayasanın 10. Maddesine dayanarak devam ediyoruz
Engelli bireylerin haklarını korumakla yükümlü olan ayrımcılık yasası, bugün ne yazık ki ayrımcılığı önlemiyor; aksine “engelli” ve “sağlam” ayrımını hukuki zeminde yeniden üretiyor. Yıllardır verilen sözler tutulmadı, düzenlemeler ertelendi, sorumlular sessiz kaldı. Sonuç: Toplumsal eşitlik ilkesi kâğıt üzerinde var, hayatın içinde yok.
Biz, Türkiye Sakatlar Derneği Genel Merkezi ve bağlı 66 şubesi ile, bu yapısal ihmali kabul etmiyoruz.
Bu yasa engelli bireyleri korumuyor, görünmezleştiriyor. Ayrımcılık karşıtı mekanizmalar etkisiz, yaptırımlar cılız, denetimler göstermelik. Yasal çerçeve toplumun önemli bir kesimini her gün yeniden dışarıya itiyor.
Sorun açık: Ayrımcılığı engellemesi gereken yasa kendisi ayrımcılığı besliyor.
• Erişilebilirlik yükümlülükleri yıllardır erteleniyor. “Yapıyoruz, yapacağız” deniyor; ancak kamu binaları, ulaşım, dijital hizmetler hâlâ erişilemez durumda. Bu bir ihmal değil, sistematik bir dışlama politikasıdır.
• Dolaylı ayrımcılık görmezden geliniyor. Yasa hâlâ ayrımcılığı yalnızca en görünür hâliyle tanımlıyor. Sessiz, yapısal, gündelik ayrımcılık ise hiçbir şekilde hesaba katılmıyor.
• Şikâyet mekanizmaları işlemiyor. Başvurular aylarca, yıllarca sürüncemede kalıyor. “Hukuki süreç işliyor” deniyor fakat hiçbir şey işlemiyor.
• Yasal dil hâlâ “özür”, “ilave yük” gibi çağdışı bir anlayışı yansıtıyor. Bu dil, engelli bireyleri sorun olarak çerçeveliyor; toplumdaki eşitsizliği doğallaştırıyor.
Bu şartlarda engelli bireylerin haklarının güvende olduğunu söylemek gerçekleri inkâr etmektir.
Artık sabrımız tükendi: Bu yasa ya eşitlik temelinde yeniden yazılacak ya da ayrımcılığın kendisi hâline gelmeye devam edecek, selam ve saygılarımla.
Şükrü Boyraz
Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkanı