Bugün pazar ya…
İçimden geldi…
Bunu yazmak istedim!
Biraz uzun ama, pazar gününe gider!
Hani geçen Elazığı’da intihar eden…
Genç vardı ya…
Enes Kara, Tıp Fakültesi öğrencisi…
Kaldığı ev, Nur Cemaati evi…
Çocuk, Müslüman değilim diyor…
Amma ve lakin…
O evde kalıyor, kalmış…
İkinci sınıftaydı galiba…
Demek ki…
Bir buçuk yıl kalmış!
Aslında…
Bu ve benzeri tipler…
O kadar çok var ki…
O cemaatlerde…
Amma ve lakin…
Cemaatlerinde…
Pek bunu taktığı yok, aslında!
Onlar, gelen paraya bakıyor!
İşin aslı sevgili okur…
Cemaat memat hikâye…
Herkes, dünyalığını yapıyor!
Çünkü…
İslam’da cemaat memaatte yok!
Kur’an…
Ne tarikat yazmış, ne cemaat…
Yıllar içinde oluşan şeyler bunlar…
1400 yıllık İslam tarihinde…
Namusluca, İslam’a hizmet eden…
Pek az!
Dünyalığı olmayanlara bakın…
Görürsünüz!
Abuzer gibi olmayanlar…
Boşuna cemaat, tarikat, dindar…
Demesin!
Neyse…
Asıl diyeceklerim şunlar…
Bu tarikat ve cemaat işini iyi bilirim!
İyi bir yol olsalardı…
Ben de içlerinde olurdum!
Tarikatlar, cemaatleri sevmez…
Cemaatler, Tarikatları sevmez…
Cemaatler, kendi içinde bölünmüştür…
Tarikatlar bölünmüştür…
Bu bölünenlerde, birbirlerini sevmez…
Aslında…
Birisi çıkıp, bunlara hizmet etmeli!
Akıllarını başına getirip, gerçek İslam’a döndürmeli!
Lise yılları…
Benim deli gibi kitap okuduğum dönemler…
Boşluk buldum mu?
Okul dışında, tatillerde…
Hep okurum!
Düşünün…
Babam, odamın kapısını açıyor…
Ben kitap okuyorum!
Gece bakıyor…
Ben kitap okuyorum!
Gündüz bakıyor…
Ben kitap okuyorum!
Zaruri işlerim dışında, hep okurdum!
Diyelim hafta sonu…
Ben 5-10 saat kitaplarlayım…
Gece bakıyor, kitap…
Gündüz bakıyor, kitap…
Anneme para veriyor babam…
Bana vermesi için…
Ver şu parayı, gitsin azıcık gezsin, bu oğlan evde kafayı yiyecek!
Babam böyle demiş anneme…
Sanıyor ki…
Ben kitap okurken, kafayı yiyeceğim!
Oysa…
Bugün…
Ben kitap okuyan gördüm mü?
Ayağının altına halı olasım geliyor!
Babam, beni dışarda gezmeye gönderiyor!
Hayret yani…
Neden böyle yaptı babam?
Okumanın kıymetini bilmediği için!
Günde 18 saat kitap okumuşluğum vardır bu arada…
Rekorumdur!
İşte…
Sevgili okur…
Benim böyle deli gibi kitap okuduğum zamanlar…
Cuma namazına gittiğim bir gün…
İntihar eden Enes Kara’nın kaldığı evler gibi…
Evlerde kalanlarla tanışmıştım…
Bizim oturduğumuz apartmanın hemen iki apartman ötesi…
Derken…
Bunlarla hal hatır soran olduk!
Cumadan cumaya, namazdan namaza…
Mescitte…
Görüşmeye başladık!
Bir gün…
Bana…
Kitap okuma kampları olduğunu söylediler!
15 gün bir yerde gidip kitap okuyorsunuz…
Hangi kitap…
Risale-i Nur!
Mehmet Kırkıncı Hocaefendi vardı…
Nur Cemaati’nin Kırkıncılar kolu işte…
Dedim ya…
Deli gibi kitap okuduğum yıllar…
Çöpten gazete kâğıdı bulsam okuyorum!
15 gün kitap okuma kampı dedi ya…
Oooo…
Arayıp da bulamayacağım bir fırsat!
Babamdan da kurtulacağım!
Hem dini bir yer, cemaat olduğu için babamda izin verir!
Tamam dedim, geliyorum!
Babama söyledim, kafasına yattı!
Zaten, sever dini bütün işleri…
O kırmızı kitaplar var ya…
Bana altın gibi gelirdi!
Geleyim sadede…
Sene…
1992-93-94…
Bu okuma kamplarına…
15’er günlük…
Ya da bir haftalık…
Katıldım!
Orda…
Enes Kara gibi tiplerle de karşılaştım!
Zorla gelenler…
Tuhafıma gitmişti…
Çoğunu uyardım…
Neden geliyorsunuz, gidin…
Bırakın Enes Karayı…
Günah adına işlemedikleri kalmayanlar oradaydı!
Bir süre sonunda samimiyet kurunca…
Hele bir de…
Benim, o evlerde kalmayan, dışardan gelen biri olduğumu öğrenince…
İçlerini dökerlerdi…
Çeşitli nedenleri vardı!
Aile baskısı…
Parasızlık…
Vs…
20-25 kişiydik bu kitap okuma kamplarında…
En az…
3-4 tane Enes gibi olurdu…
Yani yüzde 10!
Düşünsenize…
Bir yerde bir cemaat var…
Gidiyorsunuz…
Kafalarında takke…
Ellerinde tesbih…
Çok mübarek insanlar diyorsunuz…
Amma ve lakin!
İçlerinde…
Yüzde 10’unun…
Yaptıklarıyla alakası yok!
Müslüman olmayan bile var!
Ne diyeyim…
Memlekete bir feraset gelir de…
Bu cemaat memat…
Tarikat işlerinin…
Boş işler olduğunu anlarlar!
Allah’ın Kur’anı ortada…
Emri de…
Oku…
Okuyorsanız…
Üstünsünüz…
Gerisi…
Post kavgası!