Her yıl 1-7 Ekim tarihleri arasında kutlanan Camiler ve Din Görevlileri Haftası, toplumumuzun manevi omurgasını hatırlatan özel bir hafta. Ancak ne yazık ki bu yıl da Çerkezköy sokaklarında, caddelerinde, meydanlarında bu haftanın ruhu pek hissedilmedi.
Oysa camiler sadece ibadet edilen yerler değil, bir mahallenin kalbi, bir şehrin vicdanıdır. Din görevlileri de bu kalbin ritmini düzenleyen, insanları birbirine bağlayan manevi rehberlerdir. Fakat günümüzde bu kutsal görevin görünürlüğü azalmış durumda. Sanki camiler hayatın biraz dışında kalmış gibi…
Sadece vaaz değil, hayatın içinde olmak gerek
Çerkezköy’de yıllardır görev yapan çok kıymetli din görevlilerimiz var. Pek çoğu toplumun içinde, genciyle yaşlısıyla ilgilenen, sokakta selam veren, derdi olana kulak kesilen insanlar. Ancak bu özel haftalar, bu güzel yönlerin daha görünür olması için önemli bir fırsat.
Vaaz kürsülerinde anlatılan iyilik, dayanışma, yardımlaşma gibi değerlerin sokağa, pazara, okula, esnafa yansıması gerekiyor.
Etkinlikler, temsiliyetin aynası olmalı
Bu hafta sadece panolara asılan afişlerle geçmemeli.
Çocuklara camiyi sevdirecek etkinlikler,
Gençlerle buluşmalar,
İyilik kampanyaları,
Sokakta vatandaşa uzatılan bir çay, bir selam...
Hepsi bu haftanın ruhuna yakışır örnekler olabilir. Camiler, sadece minarelerden değil, gönüllerden de seslenmeli.
Din görevlilerinin meziyetleri görünür kılınmalı
Çerkezköy’de din adamlarımız arasında ilahiyat bilgisi kadar iletişim becerisi, toplumsal duyarlılığı yüksek isimler de var. Fakat onların bu meziyetleri, maalesef kamuoyuna yeterince yansımıyor. Oysa bu hafta tam da o meziyetlerin paylaşılma zamanı.
Bu topraklarda camiler sadece taş ve harçtan değil; gönül, bilgi ve emekten yükselir. Bu yüzden bu haftayı sadece kutlamak değil, canlandırmak gerek.
Camiler sessiz kalmasın; din görevlileri toplumun kalbinde daha fazla yer alsın ve örnek olsun!