MÜELLİFSİZ YAZILAR


YAŞASIN CUMHURİYET

BÜYÜK TURAN


Bir milletin yeniden doğuşunun hikâyesidir Cumhuriyet…

Kimi zaman bir çocuk gülüşünde, kimi zaman bir fabrikanın bacasından çıkan dumanda, kimi zaman da bir öğretmenin sınıfta yankılanan sesinde saklıdır Cumhuriyet.
Sessizdir, ama güçlüdür. Basit görünür, ama derin bir çınar gibi kök salmıştır bu topraklara. Çünkü Cumhuriyet, bu milletin yeniden ayağa kalkma iradesinin adıdır.

102 yıl önceydi… Yorgun, yoksul ama onurlu bir millet, “Kaderimizi biz çizeceğiz” diyerek tarih sahnesine bir kez daha çıktı. Atatürk ve silah arkadaşları, bir imparatorluğun küllerinden bir millet doğurdu.
Ne taht vardı ortada, ne tac… Ama vardı bir yürek dolusu inanç: Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.

Bugün özgürce konuşabiliyorsak, fikir beyan edebiliyorsak, bir sabah okuluna giden çocuklar “Andımız yok ama umudumuz var” diyebiliyorsa; bu, Cumhuriyet’in bize bıraktığı en büyük mirastır.
Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; bir karakterdir, bir duruştur, bir vicdandır.

Cumhuriyet, kadınların zincirlerini kırdığı, çocukların kitapla buluştuğu, köylünün efendi sayıldığı bir devrimin adıdır.
Bu yüzden Cumhuriyet; sadece kutlanan bir bayram değil, her sabah yeniden doğan bir yaşam biçimidir.

Ama unutmamalıyız ki, Cumhuriyet yaşatılmadıkça solabilir. Onu korumak, sadece bir gün bayrak asmakla değil; adaletle, liyakatle, vicdanla mümkündür.
Cumhuriyet’i yaşatmak; suskun kalmamak, doğruyu savunmaktır.
Ve her kuşakta, Atatürk’ün o veciz sözünü yeniden haykırmaktır:
“Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak olan sizlersiniz!”

Bugün bir kez daha coşkuyla, inançla ve gururla haykırıyoruz:
Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın özgürlük, eşitlik ve umut!
Ne mutlu Cumhuriyet’in çocuklarına!