NALAN TUFAN


SOKAK HAYVANLARI: BİR YASANIN ÖTESİNDE VİCDAN MESELESİ

RELAX


Son günlerde ülke gündeminin en çok tartışılan konularından biri, sokak hayvanlarına ilişkin çıkarılan yeni yasa. Kimine göre bu düzenleme toplum güvenliği açısından zorunlu, kimine göre ise büyük bir adaletsizlik. Ancak bir gerçek var ki; sokak hayvanları meselesi yalnızca bir yasa maddesiyle çözülemeyecek kadar derin, vicdanımıza ve toplumsal sorumluluğumuza dokunan bir konudur.

Sokak hayvanları, bu toprakların sessiz sakinleri. Onlar ne mahallemizi seçti, ne de sokakları yuva olarak tercih etti. İnsan eliyle doğadan koparılan, bilinçsizce çoğalmalarına izin verilen ve zamanla sahipsiz bırakılan canlılardan bahsediyoruz. Dolayısıyla sorumluluk da bize ait.

Yeni yasa ile birlikte belediyelere daha fazla görev düştüğü ortada. Kısırlaştırma, barınakların iyileştirilmesi, sahiplendirme kampanyalarının artırılması ve toplum bilincinin geliştirilmesi... Bunlar sadece kâğıt üzerinde kalmaması gereken maddeler. Çünkü uygulamada eksiklik olursa, yasa ne kadar iyi niyetli olursa olsun hayvanların kaderi yine sokakların acımasız koşullarına kalır.

Sokak hayvanlarını korumak, aslında insanın kendini korumasıdır. Çocuklarımıza merhameti, paylaşmayı, yaşam hakkına saygıyı öğretmek istiyorsak önce onlara hayvan sevgisini aşılamalıyız. Unutmayalım; bir toplumu uygarlığa götüren sadece kanunlar değil, aynı zamanda vicdanlardır.

Bu yüzden belediyelerin sorumluluklarını yerine getirmesi kadar, bizlere de görev düşüyor. Kapımızın önüne bir kap su bırakmak, kış günlerinde bir barınak sağlamak, imkânımız varsa sahiplenmek… Küçük görünen bu adımlar, kocaman hayatların devam etmesine vesile oluyor.

Son çıkan yasa belki tartışılmaya devam edecek. Ancak unutmayalım: Sokak hayvanlarının yaşam hakkı, siyasetin değil insanlığın meselesidir.