Hoş Yunus Emre değilim…
Bir yanağıma tokat vurdun, ötekini uzatayım!
Dövene elsiz, sövene dilsiz olayım!
Benden beklemeyin böyle şeyler…
Bugüne kadar sessiz kaldıysam…
Racona ters diye…
Artık sessiz kalmak yok!
Bay Kamil Çetintaş, ekmekle oynamanın hesabını…
Mahkemede verirsin!
Hani…
Teee bir yıl önce…
Başka gazetelerin, manşetinden…
Benim için itibar suikastı yapmıştın ya…
Oturduğun koltuğu kullanacaksın!
Gazeteme reklam verilmemesi için…
Telkinde bulunacaksın!
Bunu da başaracaksın!
Ben de gazeteciyim…
Kendimi savunmak için kalemimi kullanmayacağım!
Olacak iş mi?
Bu yazıları da o bab’dan say…
Sevgili okur…
Gelelim meselenin aslına…
Fotojenik Başkan, hakkımda şikayette bulunmuş!
Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na
Müdavimlerim bilir…
Kaç kez çağrı yaptım, kaç kez?
Nihayet…
Yeni aklı başına gelmiş!
Evvela…
Geçen sene, bir yıl önce…
Çıkıp gazetelere demeç vermiş…
Beni mahkemeye verdiğini söylemişti!
Bilirsiniz!
Vermiş miydi?
Hayır!
O zaman…
Alenen ve açıkça yalan söylediğini…
Söyleyebilirim!
Bir kere fotojenik başkan kuvvetli bir yalancı!
Bu yalancı…
Benimle ilgili bu ayın 5’inde suç duyurusunda bulunmuş!
Yazılarımla ilgili…
Daha yeni yani…
Nisan 2022…
Emniyet’ten, Karakol’dan görevli polisler aradı…
İfaden var, diye…
Gittim, ancak…
İfademi yazılı vermek istediğimi söyledim!
Bunun için itham edildiğim, dilekçeyi alabilir miyim?
Dedim!
Polis arkadaşlar…
Kendilerinin veremeyeceğini, adliyeden alabileceğimi söylediler!
Ben de…
Yarın kısmetse alacağım!
Amma ve lakin…
Suçlamaları…
Şöyle bir gördüm!
Çok küçüktü…
Polis arkadaş da okudu…
Aklımda kaldığı kadarıyla…
Beni 6 maddede suçlamış, bizim fotojenik başkan!
Amma ve lakin…
Adam var ya…
İlk iki maddede bile kendisini övmüş!
Çok başarılıymış, halk tarafından seviliyormuş!
Memleketin sorunlarını çözmüş…
Üstelik, çözüm odaklıymış…
Sadece sorunları söylemiyormuş!
Bir de bu sorunları çözüyormuş!
Bu yüzden de…
Kendisini çekemiyormuşuz!
Hassaten ben…
Bu arkadaş iftira atıyormuşum!
Hiç imar işine bulaşmamış!
Yalancının mı?
Sevgili okur…
Savcılığa verdiği dilekçe de dahi yalan söylemiş var ya!
İnanılır gibi değil!
Bay Çetintaş, madem bulaşmadın da…
Zabıta kayıtlarında mevcut yav…
Azıcık utan!
Arsan önündeki tabelayı cinler mi kaldırdı?
Bu nasıl bir kafadır, Allahım…
Ben ona yüzün arıyla git demiştim…
Arsızca…
Benim elimden, gidecek zar!
Ha bir de aklımda kaldığınca…
Ben Sultan Vahdettin diye bir yazı yazmışım!
Bu arkadaş…
Benim tarihe hakaret ettiğimi söylemiş!
Sana ne ettiysem…
Bay Kamil Çetintaş, sen tarihçi misin?
Üstelik…
Yazıda hakaret makaret yok!
Ve dahi…
Başka bir mevzu anlatılmıştı!
Tabii…
Anlayana…
Hayatında kaç kitap okumuş ki…
Beni anlasın?
Yazıyı okumuş mu okumamış mı?
Onu da anlamadım!
Ben ne yazmışım, adam beni tarihe hakaretle itham etmiş!
Gerçi, konu dışı bir şey…
Fotojenik başkanı ne ilgilendirir?
Unutmadan…
Bir de…
Sistematik falan demiş…
Koltuğa oturuncaya kadar…
Beni yaz beni yaz derken…
Sistematik değildi de…
Şimdi mi sistematik oldu!
Kamil Bey?
Kazan doğurunca sistematik değil…
Ölünce…
Sistematik olduk?
Hele bir şu suçlama kağıdını alayım!
Arkası yarın…
Anlayacağınız…
Şenlik başladı!






