Çocukluk…
Kendimi bildiğimde…
Evde 3 koltuk vardı!
İki tane…
Tek kişilik…
1 tane 3 kişilik…
Rahmetli annemle…
Babamın evliliğinden kalma….
Kırmızı renkteydiler koltuklar…
Böyle Bursa kumaşı gibi….
Bir kaplaması vardı!
Kaliteliydi…
Yüzleri…
20 yılı aşkın süre kullanıldı…
Bizim enişte….
Mobilyacıydı…
Onun da ilgisi vardı, koltuklara…
Koltuklar ayakta durduysa…
Desteğiyle…
Anlayacağınız…
6 kardeş…
Herkes evden uçup gidinceye kadar…
Bu koltuklar…
Bize yarenlik etti!
Akşam oldu mu?
Babam bir koltukta…
Annem bir koltukta…
Ben…
Üçlü koltuğa…
Uzanmış halde…
Meyve yerdik!
Bazen…
Koltuktaki rahatlığım…
Başta babam olmak üzere…
Ev ahalisine…
Batardı!
Bu da….
Dedim ya başta babam…
Babamın azarına neden olurdu!
Derslerine çalıştım mı?
Sözüyle irkilir…
Palas pandıras…
Odama koşardım!
O üçlü koltuğu…
Hiç unutmuyorum…
Daha küçükken…
Rahatlığımı sağlayan koltuk…
İlerleyen yıllarda…
Benim…
Kasam olmuştu!
İlginçti…
Koltuğu yapanlar…
Hayli sanatkar…
Koltuğun altından…
Arkasına doğru…
Sanki…
Zula…
Yapmışlardı…
Yukarıda anlattım ya…
Çocukluğum…
O koltuk üstünde geçti…
Yani…
Koltuğu iyice tanıma fırsatı buldum!
Derken…
Bu zulayı keşfettim!
O zula…
Orta okul yıllarında…
Hatta…
Koltuk işe yaramaz günlerinde dahi…
Depoya kaldırılsa da…
Benim zulamdı…
Her şeyi…
Özellikle de…
Para saklardım!
Yaz aylarında çalışır…
Kışın…
Okula giderken…
O paraları…
Zulamdan çıkarıp çıkarıp…
Harcardım!
Liseyi…
O koltukla bitirdim!
İnsanın…
Çocukken…
Koltukla bu kadar yakınlığı olunca…
Büyüdüğünde…
İlgisi düşüyor, koltuğa!
Artık olgun biri olduktan sonra…
Koltuk deyince, aklıma…
Benim zulam olan koltuk gelmeye başladı!
Çünkü…
Koltukların içindeki…
Zulalarda…
Nelerin saklandığını biliyorum!
İşte bu kıssadan sonra…
Gelelim hissemize…
Yahu arkadaşlar…
Bu koltuklar…
Niye insanları değiştiriyor!
Sanırsınız ki…
O kişi gitti…
Başkası geldi!
Allah Allah!
Yunus’un dediği gibi…
Bir ben var benden içeri…
Bu koltuğa oturanlarda da…
Bir kişilik var…
İçlerinde…
Maddeyi bulduğu zaman…
Manayı hemen harcıyorlar…
Kim koltuğa otuduysa…
Geldiği yeri unuttu!
Oysa…
Geldiğin yeri unutmayacaksın ki…
Gideceğin yeri bilesin!
Eğer ruhunu terbiye etmişsen!
Koltuğun moltuğun bir önemi olmaz!
Sen yine sensindir!
Yok ruh terbiyesinden geçmemişsen…
İşte böyle oluyor!
Koltuğa oturdun mu?
Büyüdün sanıyorsun, kendini!
Tıpkı…
Kamil Çetintaş örneği gibi…
Adamı rüyasında görse…
Benimle dalga geçiyorlar diyeceği…
Makama aldık oturttuk!
Adam kendini Bursa kumaşı sandı!
Hayret ki ne hayret…
Adamı padişah yapmışlar…
İlk babasını asmış ya…
Aynen bunun gibi…
Kamil Çetintaş’ı ilçe başkanı yaptık…
İlk bizimle uğraştı!
Gerçi artık uğraşamıyor!
Çünkü…
Koltuğu yok!
Kimse artık ciddiye almıyor!
Önümüzdeki Mart ayından sonra…
Kamil Çetintaş’ın işi çok zor!
Çerkezköy’de görmeniz mümkün değil!
Yazıyorum buraya…
Önümüzdeki yıl…
Mayıs ayında…
Beni hatırlarsınız!
Kamil Çetintaş’a dalıp asıl mevzuyu unutmayalım!
Koltuk sahipleri…
O koltuk…
Gelip geçici…
Bakınız Kamil’e de kalmadı!
İşte bu yüzden…
Yerinizi, yurdunuzu biliniz!
Sizler yolcu, biz hancıyız!
Ne kadar büyürseniz büyüyün…
Sonunda geleceğiniz yer…
Bizim yanımız…
Unutmayınız!