Abdulhamit ALBEZ


KAÇ PARA VERDİKLERİNİ ÖĞRENDİM!

KARA KUTU


Bugün…

Biraz tebessümle yazıya başlayalım istedim!

Belki görmeyenleriniz vardır!

Bizim bugünkü haberlerde var!

Ama yine de…

Fotoğraflarını buraya bıraktım!

Bakmak istersiniz diye…

En tatlı suçlular bunlar!

 

Edirne’den…

Türkiye’ye…

Bulgaristan vatandaşı bir kişi…

Aracının içinde…

5 tane…

Cins köpek getirmiş!

Tabii….

Yasa dışı yollardan…

Türkiye’ye sokunca minik köpekleri…

Jandarma da yakalamış!

İlahi jandarma…

Siz tutun minik köpekleri…

Jandarma logosunun önünde…

Fotoğraflayın!

Kırmızı halıda hem de…

Bilirsiniz dostlar!

Suçluları…

Suç aletlerini…

Güvenlik güçlerimiz…

Böyle sergiler!

Her gün haberlerde kullanıyoruz!

Bugün…

Ajanstan haber düşmüş…

Bizim sitede, kontrol için açtığımda…

Gördüm!

Beni bir gülme aldı!

Uzun uzun güldüm!

En tatlı suçlular!

En tatlı suç aletleri!

İlahi jandarma!

 

Asıl mevzular fotoğraftan sonra

 

İşte en tatlı suçluların fotoğrafı

 

 

Malum son iki gündür…

Çerkezköy’de konser veren…

Şarkıcı Hakan Altun ile ilgili yazdım!

Dün de…

Vatandaşlar arasında…

Kaç para verilmiş diye…

Konuşulduğunu yazdım ya…

Bugün öğrendim!

Tam değil ama…

Gayri resmi arkadaşlar!

Yaklaşık 5 milyon TL imiş!

Ben hayli bu konuda cahilmişim!

Çünkü…

Dışarıda konuşlanırken…

Ben 1 milyon filan demiştim….

Sokaktaki vatandaş ise…

Olur mu öyle şey…

En az 3-5 milyon vermişlerdir…

Demişlerdi!

Aynen öyleymiş valla!

Bunun sahnesi dahi…

1 milyon TL’den fazlaymış!

 

Eskiden bu konserler çok da…

Konuşulmazdı…

Amma ve lakin…

Bu ekonomik krizde…

Çerkezköy Belediyesi’nin…

Hele hele…

Hakan Altun gibi vasat…

Şarkıcıya…

Bu kadar parayı vermesi…

Gerçekten…

Yadırgadım yani…

Yazık hem de çok yazık!

 

***

Bugün…

Bir başka konumuzda şu…

Dün biraz bahsetmiştim!

Kamu kurumlarında…

Keyfe keder iş yapan memurlar!

Bu arkadaşlar…

İnsanları diledikleri gibi…

Bekletiyorlar…

Diledikleri gibi…

İş yapıyorlar!

Kim bu arkadaşlara dur diyecek!

Herkes kendi koltuğunu…

Korumanın derdindeyken…

Bu memurlara…

Bürokratlara…

İşlerini makul zaman ve kalitede…

Yaptıracak…

Kim var!

İşte bu yüzden…

Geçen hafta milletvekillerinden…

Özellikle de…

Eli cebinde bir bürokrat karşısında diye…

Saçma sapan eleştiriye uğrayan…

AK Parti milletvekili…

Gökhan Diktaş’a seslenmiştim!

Daha çok….

Bürokratlara yakın olmaları…

Onları daha sık teftiş etmeleri…

Ve hatta…

Uyarmalarını bekliyoruz!

Çünkü…

Kamu da işler yavaş arkadaşlar!

Yavaş yürüyor!

 

Son dönemlerde…

Memurlarla ilgili hayli şikayet var!

Buna belediyeleri de katabiliriz!

İşler ağır yürüyor…

Niyeyse…

 

Sene 2000…

Milenyum meşhurdu o yıllar!

Vergi dairesine gittim…

Rahmetli babamla ilgili bir iş vardı!

Vergi dairesine girdim…

Sıra var…

Bekledim!

Yaklaşık 20 dakika sonra…

Sıra bana geldi!

Memura işimi söylediğim de…

Şimdi hatırlamadığım…

Bir evrak, belge istedi!

Onu getirmen lazım dedi!

Ben de işim yapılmadan…
Çıktım…

Tabii…

Ev uzakta olduğu için…

Aynı gün dönemedim…

Vergi dairesine…

Akşam eve gittim…

Babama söyledim…

Dedim ya ismini hatırlamadığım…

Bir evrak, belge her neyse işte…

Onu yanıma aldım…

Ertesi gün tekrar vergi dairesi…

Yine bir sıra var…

Yine bekledim!

Bu kez dünkü memur yoktu!

Başka bir memura…

Babamın o işiyle ilgili…

Talebimi ilettim!

Memur bekle dedi…

Gitti…

İki dakika sonra döndü!

Kaşe filan vurdu…

Evrakı bana verdi!

Yalnız…

Memur bekle dediğinde…

Arkasından…

Dün benden şu evrakı istemiştiniz diye…

Seslendim!

Ama oralı olmadı…

Döndü memur işim görülmüştü!

Ve ben şaşkındım!

Çünkü….

Elimde istediği evraka gerek yokmuş!

Dedim ki…

Yahu ben dün boşuna dönmüşüm!

Bu kadar basit halledilebiliyorsa…

Memur beyefendi ben bilmem…

İşin bitti…

Çekil git der gibi baktı!

Ben de uzaklaştım oradan…

Ama hayli öfkeliydim!

 

O sinirle…

Direkt!

Eskiden defterdarlıklar vardı!

2003’ten sonra kaldırıldılar…

Vergi Dairesi Başkanlıkları’na dönüştü!

Sanırım…

Tekrar o defterdarlıklar geri gelecekmiş!

20 yıl sonra…

Neyse konuya döneyim!

 

Bayram Yıldız diye…

Erzurum defterdarı vardı!

Gittim yanına…

Oturdum!

Başımdan geçeni anlattım!

Efendim…

Ben adam kayırmayı, kayrılmayı sevmem!

Bir vatandaş olarak….

Vergi dairesine gittim!

 

İsteseydim…

Sizin yanınıza gelir…

Size söyler…

Yaptırabilirdim işimi…

Amma ve lakin…

Ben tüm vatandaşlar gibi…

Sıra bekledim…

Sıra bana geldiğinde…

İşimin olmayacağı…

Benden şu evrakı istediler!

Ancak onu getirirsem yapabileceğim…

Belirtildi!

Ben de gittim!

Bir gün sonra…

O evrakla geldim!

Ancak…

Ona gerek yokmuş!

Bugün gittiğimde…

Memur benim işi halletti!

Bu nasıl iş?

Defterdar bey…

Önce…

Sen niye bana gelmedin ki…

Dedi!

Sonra tabii ben…

Tüm vatandaşlara…

Böyle mi davranıyorlar diye…

Üsteleyince…

20 yıl geçmiş…

Hiç unutmuyorum!

Telefona sarıldı…

Vergi dairesinde…

Sıralı olarak…

Müdüründen…

Müdür yardımcısına…

Şefinden…

O benim geri gönderen…

Memura kadar…

4 kişi…

Yanına çağırdı!

Makamında…

Ben de oturuyorum!

Sıra selviler gibi…

Yan yana dizilmiş haldeler…

Defterdar bey…

Bunları temiz bir haşladı!

Bir daha böyle bir rezaleti…

Duymak istemediğini söyledi!

Öylece…

Gittiler!

 

Son dönemlerde…

Benim olaya benzer…

Memur işgüzarlıkları…

Çok kulağıma geliyor!

Demem o ki…

Memurlar…

Bu milletin vergisinden…

Maaş alıyor!

İşlerini de…

Azami titizlikle…

Ve bunuldukları konumu…

İşin nasıl yapılacağını…

Bilmeyen vatandaşlarla…

Kafa yapmadan…

Vatandaşa hak ettiği…

Hizmeti verirlerse…

Aldıkları maaş…

Helal olur!

Aksi halde…

20 yıl önceki…

Memur ve amirler gibi…

Bir gün…

Baltayı taşa vurabilirler…

Hayat adildir…

Sen başkasına yaparsın…

Başkası da sana…

Hepimiz işimizi…

En ideal zaman ve nitelikle…

Yapalım!

Olur mu?

Bugünlükte…

Bu kadar…

Kalın sağlıcakla