Asıl mevzuya gelmeden önce…
Bir kısa mevzu var!
Bunu çözümleyelim…
Bana feyk bir hesapla…
Yazan bir vatandaşa…
Seslenmek istiyorum!
Domuz gibi devletin malını yediler hem de 5 vakit namaz kılarak…
İsimler, olaylar, zamanlar ve yaşanan bunca zorluk.
Gerisini senin vicdanına bırakıyorum…
Öpüyorum gülüşünün bütün kıyılarını…
Allah işini gücünü rast getirsin
Bu satırları yazan kendini bilir!
Çok incesiniz…
Çok egzotik öpücüğünüz için de…
Teşekkür ederim!
Amma ve lakin…
Bana öyle şeyler öyle şeyler yazmışsınız ki…
Tabii…
Kim olduğunuzu bilmediğim için de…
Bunları nasıl doğrulayacağız…
Bazı adresler vermişsiniz ama…
O kişilerin…
Bu ortamda, şahitlik edeceğine…
İhtimal vermiyorum!
İkincisi de…
Benim vicdanıma atmadan önce…
Belge lazım…
Anlattıklarınızı nasıl doğrulayacağım?
Zor iş…
Eğer bu yazdıklarınızda samimiyseniz…
Doğruluğunu iddia ediyorsanız…
Ulaşın bana…
Söz, sonuna kadar araştıracağım!
Bu şekilde…
Yazılanlar, yazıdan öteye geçmez!
Takdir edersiniz ki…
Benim de kendimi sağlama almam lazım!
İftira, yalan…
Bize yakışmaz çünkü!
Bana feyk hesaptan ve özelden yazan…
Sayın kişi…
Bilmem anlatabildim mi?
Şimdi gelelim asıl konuya…
Gazetecilik dünyanın en pahalı işi kısmına…
Evet, yanlış duymadınız!
Belki de en pahalı meslek…
Ama ve de lakin!
Ne hikmetse…
Kıymeti bir türlü bilinmemiş…
Bilen de pek çıkmamış!
Yıllardır sübvanse edildiği için midir…
Yoksa herkesin…
Nasıl olsa bir şekilde haber olur, diye…
Düşünmesinden midir bilinmez!
Gazeteciliğin gerçek değeri ölçülmemiş!
Bugün özellikle birkaç kuruma…
Daha doğrusu o kurumların…
Basın işlerinden sorumlu…
Personeline seslenmek istiyorum.
Yahu ayıp…
Vallahi ayıp!
Kurumunuzun adını bile…
Yazmayı unuttuğunuz…
Bültenleri bize göndermeye utanmıyorsanız…
Biz okumaya utanır olduk!
İsim vermeyeceğim…
Doğrudan göstermeyeceğim!
Genel olarak anlatacağım!
Herkes payına düşeni alsın!
Kendini bilen ise…
Zaten bilir!
Eksik gedik varsa…
Düzeltilsin!
Devam edeyim…
Belediyeler, kamu kurumları, özel sektör…
Fark etmiyor!
Artık nerede bu birim varsa…
Bir basın sorumlusu…
Bir halkla ilişkiler çalışanı mutlaka var!
Üstelik Halkla İlişkiler bölümü mezunları…
Bülten hazırlama eğitimi alıyor…
Dersini görüyor!
Sadece iletişim, gazetecilik…
Mezunları değil yani…
Halkla ilişkiler bölümlerinde de…
Temel haber unsurları bilinir, öğretilir!
Ama görüyoruz ki bilmek başka…
Uygulamak bambaşka bir şey!
İletişimi de, halkla ilişkileri de…
Ya da ne bileyim…
Patronlar, idarecilerce…
O koltuğa kim oturtulmuşsa…
Herkes, hepsi hemen hemen aynı!
Bakınız…
Patron bilmez, özel sektör için diyorum!
Kamu da….
Belediye başkanı bilmez…
İşi değil…
Yine…
Fabrika sahibi bilmez…
Adamın işi değil…
Ama sizin göreviniz tam da bu!
Haber nedir, nasıl yazılır, neyin haberi yapılır?
Bunları öğrenmek ve doğru uygulamak…
Sizin sorumluluğunuz!
ÇOSB’nin içinde bulunan fabrikalardan…
Veliköy’üdür, Karağaaç’ı dır…
Tüm OSB’ler…
Her nerede sanayi ve fabrika varsa…
Özel hastanelere…
Belediyelerden, kamu kurumlarına kadar…
Birçok kurum, özel, kamu, fark etmiyor…
Bülten gönderiyor…
Güzel!
Ama bülten dediğimiz şey…
Bir yerlerden toplanmış üç beş bilgi…
Değildir!
Haber dediğiniz şeyin unsurları vardır!
Kim?
Ne?
Nerede?
Ne zaman?
Nasıl?
Ve Neden?
Bunları bilmeden olmaz!
Haberde bunlara cevap lazım!
Ama geliyor bülten…
Kurum adı yok!
Bilgileri toplamış, atmış!
Olay belirsiz!
Cümleler dökülüyor!
Tabii–tabi ayrımını bilmeyen…
Ya da’yı
Bitişik yazan kişiler…
Basın görevlisi diye karşımıza çıkıyor!
Biz de artık öyle bir noktaya geldik ki…
Göz göre göre yanlışlara…
Tamam, der olduk!
Arazinin şartlarına uyduk yani…
Utanılacak bir şey ama gerçek bu!
Şahsen, her gün…
Yüzlerce hurufatla uğraşıyorum!
Elbette…
Mesleki körlük de yaşıyorum!
Buna rağmen…
Eli ayağı düzgün olsun diye…
Uğraşıyorum!
Bu yoklukta…
Kurumların, imkanı da var!
O yüzden sevgili dostlar…
Belediye başkanları…
Sanayiciler, kurum müdürleri…
Kısacası…
Bize bülten gönderen….
Herkes…
Size sesleniyorum:
Bu işi ya gerçek profesyonellere teslim edin
Ya da profesyonel hizmet alın.
Her önüne gelenin…
Haber bülteni hazırladığı…
Bir düzen…
Hem sizi ciddiyetsiz gösteriyor…
Hem de bizim işimizi zorlaştırıyor!
Üstelik kendi kurumunuzu da…
Değerinden ediyor!
Bırakın bu işi ehli yapsın!
Haber doğru yazılsın…
Bilgi eksiksiz olsun…
Kurumunuzun itibarı zedelenmesin!
Yoksa…
Biz de böyle…
Araziye uyarak…
Yanlışları kanıksamaya devam ederiz!
Ve en çok biz kendimizden utanırız!





