Yazın son demi ağustos ayından merhaba. Bu hafta yine sizler için çok güzel şeyler izledim. Malum havalar sıcak, dışarıda pek aktivite yapamıyoruz. Ama bu süreci izlemediğim ne varsa hepsini izlemek üzere değerlendiriyorum, bir de evde genel bir yaz temizliğine başladım. Fazlalık ne varsa atıyorum.
Aslında zaman zaman bunu insanın hem evine hem de hayatına yapması lazım. Öyle ya, fazlalıklar atılmadan yerine yenisi gelmez ve hayat ferah feza bir şekilde devam etmez nasılsa…
BEİNG THE RİCARDOS’U İZLEMEKTE BU KADAR GECİKTİĞİM İÇİN ÜZGÜNÜM
Özellikle sosyal medyada ilgiyle takip ettiğim kültür-sanat platformlarındaki kitap, dizi, film ve etkinlik önerilerini kaydedip sonra onları tek tek uygulamaya bayılırım. Being the Ricardos filmi de ha bugün ha yarın izlerim deyip kenara koyduğum bir filmdi. Geçen hafta bir fırsat yaratıp filmi izledim ve izlemeyi bu kadar geciktirdiğim için kendime kızdım açıkçası.
Bir döneme damga vuran ve 1951-1957 yılları arasında Amerika’da ve tüm dünyada ilgiyle izlenen I Love Lucy dizi serisi yıldızları Lucille Ball ve Desi Arnaz arasındaki ilişkiyi anlatan film, başrollerinde oyunculuğuna hayran olduğum Javier Bardem ve Nina Arianda’yı bir araya getiriyor. Parlak sahne spotlarının altında yaşananları tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren film tam olarak bir arşiv niteliğinde.
Özellikle Javier Bardem hayranıysanız (Barselona, Bascelona filminden sonra ona hayran olmayan kaldı mı emin değilim ama ve gerçek hayat hikayelerine merakınız varsa bu filme bir akşamınızı ayırmanızı memnuniyetle tavsiye ederim.

TAM BİR SİNEMA ŞÖLENİ: HAKKARİ’DE BİR MEVSİM
İzlemekte geç kaldığım bir diğer yapım ise Hakkari’de Bir Mevsim. Yazımın başında da bahsettiğim gibi sıcak havalardan dolayı sürekli evde olduğum için izleme listemde ne kadar film ve okuma listemde ne kadar kitap varsa hepsine sıradan başladım. Duayen oyuncu Genco Erkal’ın başrolde yer aldığı ve sevgili Ferit Edgü’nün O adlı kitabından esinlenerek yayınlanan film, İstanbul’dan Hakkari’ye atanan genç bir öğretmenin yerine alışmasını ve yöreyle ilgili gözlemlerini anlatıyor.
1982 yapımı filmde Genco Erkal’a (Kendisini ‘’Bir Delinin Hatıra Defteri’’ adlı oyunuyla sahnede canlı izlemeyi hala şu hayattaki en büyük şanslarımdan biri sayarım.) Rana Cabbar ve Şerif Sezer eşlik ediyor. İnanın Şerif Sezer’in güzelliğinden filme odaklanamadım desem yeri. Diğer yandan filmin kamera arkasında Tezer Özlü de var. İzlediğinizde Tezer Özlü’nün bohem ama sofistike ruhunu filmin her saniyesinde hissedebiliyorsunuz. Günümüzde özellikle Türk sinemasında bu kadar tek düze ve sığ filmler yapılırken böyle Hakkari’de Bir Mevsim gibi kıyıda köşede kalmış filmleri izlemeden geçmemenizi samimiyetle tavsiye ederim.

KİM DEMİŞ KÖTÜYÜZ DİYE 2 FİLMİ VİZYONA GİRDİ
Çerkezköy Center Sinema Salonu çocuklar için keyifli bir filme daha ev sahipliği yapıyor. Kim Demiş Kötüyüz Diye filmi geçen hafta ikinci serisiyle beyaz perdede yerini aldı.
Film, suçu bırakıp iyi bireyler olmaya çalışırken toplumda kabul görmekte zorlanan suçlu hayvanlar çetesi üyelerinin, tümüyle kadınlardan oluşan bir suçlu çetesi tarafından "son bir iş" yapmaya zorlanarak emekliliklerinden çıkmalarını konu ediniyor.
Heyecan dolu bir film izlemek isteyen minikler 12.00, 14.00, 16.00, 18.00 ve 20.00 seanslarını kaçırmasın derim. Ediz bu filmi hafta sonu dayısı ve yengesiyle izledi ve bayıldı. Oğluma keyifli bir hafta sonu yaşatan Gürcan ve Berivan’a da burada sizin huzurunuzda tekrar teşekkür etmiş olayım, iyi ki varsınız.







