Abdulhamit ALBEZ


EĞİTİMİ ÖĞRETMENLERE BIRAKALIM

KARA KUTU


Bundan 30 yıl önce…

Öğrenci olmakla…

Bugün öğrenci olmak, arasında…

Dağlar kadar fark var!

O günün eğitim sistemiyle…

Bugünün öğrencisi yapamazdı…

Bugünün düzeninde de…

O günün öğrencisi ayakta kalamazdı!

Zaman değişti, hayat hızlandı…

Teknoloji…

Eğitim sisteminin tam ortasına yerleşti!

 

Bugün…

Çerkezköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün…

Kaymakamlık, uhdesinde…

Açtığı…

Kitap Fuarı’na gittim…

Fuarın açılışına…

Haberleri okumuşsunuzdur…

Hal böyle olunca…

Epeydir…

Yazmayı planladığım…

Yazının da artık vakti geldi…

Dedim!

İşte…

O yüzden…

Bugün bir önemli mevzuya…

Parmak basayım istedim!

Girişte de belirttim ya…

30 yıl önceki eğitimle…

Şimdiki…

Anneler ve balaların…

Çocuklarını okuldan aldığı günler…

Bugün…

Dün ise…

Okulun yolunu bile bilmeyen…

Anne ve babalar…

 

Yalan yok…

Benim babam ya da annem…

Benim hangi okullarda okuduğumu dahi…

Bilemediler!

Belki önünden dahi…

Geçmemişlerdir!

İlk okulum hariç diyebilirim!

Çünkü…

Bizim mahallenin…

İki mahalle üstüydü…

Okuduğum ilk okul!

Bir tek…

Onun önünden…

Geçmiş olabilirler!

Şimdilerde ise…

Üniversite öğrencisini de…

Elinden velisi tutup, okula kayıt ettiriyor!

Neyse…

Mevzu üniversite değil…

Kaldığımız yerden…

Devam!

 

Eskiden öğretmen-veli iletişimi yani…

Yılda birkaç kez yapılan…

Veli toplantılarından ibaretti!

Çocuğun sınıftaki durumu…

Başarısı, eksikleri…

O birkaç saat içinde konuşulur…

Sonra herkes kendi yoluna giderdi!

Şimdi ise durum bambaşka!

Bir mesaj kadar uzağında öğretmen…

Velilerle kurulan WhatsApp gruplarıyla…

Anlık iletişim mümkün!

Düşünün…

Geçen sene…

Bir sınıf öğretmeni…

Her gün…

WhatsApp, hattından…

Çocuğuna ödev gönderirken…

Bu yıl ki…

Öğretmen…

Her gün ödevini yazmadı diye…

Öğretmeni şikayet eden veli var!

Bu öğretmen iyi değil, ödev vermiyor!

Her gün akşam rapor sunmuyor!

Diye öğretmende kusur arayan veliler…

Artık var!

 

Hey gidi bizim dönemler…

Oysa 30 yıl önce böyle değil di…

 

Öğrencinin devamsızlığı…

Ödevleri, sınav tarihleri…

Hatta…

Sınıfta yaşanan küçük olaylar bile…

Birkaç dakika içinde…

Tüm velilerin telefonuna düşüyor!

Veliler için bu büyük bir avantaj…

Çocuklarının okul hayatını…

Yakından takip edebiliyor!

Gerektiğinde anında…

Müdahale edebiliyorlar!

Böyle görünse de…

Ancak bu durumun…

Öğretmenler üzerinde….

Yarattığı yükü de…

Göz ardı etmemek lazım!

 

Eğitim…

Yalnızca sınıfta…

Ders anlatmaktan ibaret değil!

İletişimin de yönetilmesi gerekiyor!

Öğretmen bir yandan…

Müfredatı yetiştirmeye çalışırken…

Bir yandan da…

Velilerin beklentilerini…

Sürekli karşılamak zorunda kalıyor!

Bu da…

Eğitim sürecinin sağlığını sorgulamamızı…

Gerektirmiyor mu?

 

Şurası bir gerçek…

Artık eğitim sistemi…

Sadece öğretmen-öğrenci…

İlişkisine dayanmıyor!

Veli de sürecin tam ortasında!

Bu hem büyük bir imkân…

Hem de zaman zaman sancılı bir süreç!

Çünkü…

Eskiden öğrencinin…

Kendi sorumluluğu olan konular…

Bugün velilerin omuzlarına da…

Yüklenmiş durumda!

Liseyi bitiren bir öğrenci…

Kendi başına…

Üniversite kaydını dahi…

Yaptıramaz hale geliyor!

 

30 yıl önceki sakinlik yok…

Ama bugünün imkânlarını da…

Elbette…

Görmezden gelemeyiz!

Teknoloji doğru kullanıldığında…

Eğitimde şeffaflık ve verimliliği artırıyor!

Belki de mesele…

Geçmişin disiplinini…

Bugünün teknolojisiyle…

Harmanlayabilmekte…

Belki de…

Çocuklarımıza…

Bireysel iş yapabilme imkanı…

Vermekte!

Haksız mıyım?

 

Eğitimi…

Biraz olsun…

Öğretmenlere bırakmak…

Biraz olsun…

Çocuklarımıza…

Sorumluluk vermek…

Daha mı iyi gelecek?

Diye…

Düşünmeden edemiyorum!

 

Bitirirken…

Bugünkü fuar açılışında…

Kaymakam Bey’in sözlerine…

Dikkat çekmek isterim!

Kaymakam Nazmi Günlü…

Bugün…

Konuşmasına can alıcı hatırlatmalarla…

Giriş yaptı!

Evvela…

Kur’anın ilk sözü…

Oku dedi…

Sonra…

İlim Çin’de de olsa gidip bulmalıyız…

Dedi…

Sonra…

Bana bir harf öğretenin…

40 yıl kölesi olurum, sözünü…

Hatırlattı!

En son da…

Atatürk’ün sözüyle tamamladı…

Hayatta en hakiki mürşit ilimdir!

Hepsi bize ait…

Hepsi hayatımız boyunca…

Duyduklarımız!

Oysa…

Türkiye’de…

Hayatında…

Eline kitap almayanların…

Oranı…

Yüzde 73’müş!

Peki…

Sorgulamamız lazım gelmez mi?

Bütün bu dört ayrı ifade…

Nerede?

Biz neredeyiz?

Müslümanım derken…

Az daha düşünmek icap etmez mi?

 

Kitap Fuarı’na…

Herkesin gitmesini…

Tavsiye ediyorum!

Herkes…

Önümüzdeki Pazar günü akşama kadar…

En az bir kez…

Fuara gitsin…

Kitap alsın…

Ve okusun…

Yüzde 73’ün içinden…

Lütfen çıkalım!

 

 

Bugünlük te…

Bu kadar…

Kalın sağlıcakla