Her 19 Ekim’de kutladığımız Muhtarlar Günü, aslında bir takvim gününden çok daha fazlasıdır. Çünkü o gün, devletin vatandaşa uzanan en samimi eli, en yakın sesi olan muhtarlarımızın günüdür.
Muhtarlık müessesi, bu toprakların yerel demokrasisinin ilk basamağıdır. 1829 yılında hayatımıza giren bu kurum, köylerin, mahallelerin, yani halkın nabzını tutan bir gelenektir. Muhtar; bir yandan devletin temsilcisidir, diğer yandan vatandaşın komşusu, dostu, bazen sırdaşıdır.
Bugün her mahallede, her köyde muhtarın kapısı çalındığında önce bir “buyur” sesi gelir. Çünkü muhtarlar, halkın derdini ilk dinleyen, ilk çözüm arayan kişilerdir. Asfalt dökülse de, çöp toplanmasa da, bir vatandaşın yolu karanlık kalsa da ilk aranan isim odur.
Bu yüzden muhtarlık sadece bir görev değil, bir gönül işidir. Seçim bittiğinde rozet takıp köşesine çekilmez muhtar. Yağmurda da, güneşte de, taziyede de, düğünde de halkının yanındadır.
Muhtarlarımız, bir mahallede doğan bebekten, o mahallede vefat eden yaşlıya kadar her hikâyenin tanığıdır. Nüfus cüzdanından sosyal yardıma, eğitimden güvenliğe kadar devletle vatandaş arasında kurulan en sıcak köprüdür.
Ne yazık ki zaman zaman kıymetleri yeterince bilinmez, sesleri büyük siyaset içinde duyulmaz. Oysa bir ülkenin demokrasisi, yerelde ne kadar güçlü ise o kadar sağlamdır. Mahalledeki, köydeki temsilcinin gücü, ülkenin gücüne güç katar.
Bu vesileyle, görevini özveriyle sürdüren tüm muhtarlarımızın 19 Ekim Muhtarlar Günü’nü yürekten kutluyorum. Halkın içinde, halk için çalışan tüm muhtarlarımıza teşekkür ediyorum.
Unutmayalım:
Demokrasinin temeli sandıksa, direği muhtarlardır.





