Gülşah GÜLKAN


ÇERKEZKÖY’E YENİ SOLUK

ŞEHİR AJANDASI


Ağustos’un ilk haftasından merhaba sevgili okurlarım. Yazın son ayına girdik ve o da göz açıp kapayıncaya kadar bitecek. Ağustos benim için yenilenme ve dönüşüm ayıdır. Hayatımdaki bütün büyük değişimleri tuhaf bir şekilde bu ayda yaşarım. Tesadüf diyeceğim ama tesadüften ziyade her şeyin bir sebebi olduğuna inananlardanım, bu sebeple Ağustos ayının sihirli olmasında da bir neden vardır diye düşünüyorum. Gün sonunda hayırlı bir şeye vesile olsun da nasıl olduğunun hiçbir önemi yok. Hayat gemileri limana getirip getirmediğimizle ilgilenir en neticede, denizde karşılaştığımız zorlukların çoğu zaman bir önemi olmaz…

SAKLI CENNET: FATMA KADIN KOYU

Yazın son demlerini yaşadığımız bu günlerde yazı daha nasıl verimli hale getirebilirizi düşünüyor ve ona göre de yaşamaya çalışıyoruz. Ediz her çocuk gibi denizi ve denizde vakit geçirmeyi çok seviyor. Lokasyondaki Kıyıköy, Kınalı ve Kumbağ gibi denize girilen yerler özellikle son yıllardaki talep ve tatilcilerin arkasında bıraktıkları kötü manzaralar sebebiyle pek tercih etmediğimiz yerler haline geldi. Biz de civardaki yeni yerleri araştırmaya ve gitmeye karar verdik. Bu anlamda eşimin çok uzun yıllardır arkadaşlarıyla kamp yaptığı ve çok sevdiği Güneyli, Fatma Kadın Koyu’nun yolunu tuttuk. İlk gördüğümde anlatılan kadar varmış diye düşündüm hemen. Denizi, manzarası ve tertemiz plajıyla burası herkesin keşfetmediği saklı bir güzellik gibi adeta. Biz erken gittiğimiz için çok fazla insan yoktu, öğlene doğru kalabalıklaşmaya başladı fakat buna rağmen yine tüm gün boyunca huzurla denize girmeye devam ettik. Çerkezköy’e 2 saat kadar mesafede olan Fatma Kadın Koyu’nu sakin ve kaliteli bir hafta sonu geçirmek isteyen herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.

SICACIK BİR HİKAYE: ADA VE MAESTRO 

Christoforos Papakaliatis’in Orestis’e ve Klelia Andriolatou’nun Klelia karakterine hayat verdiği sıcacık bir ada hikayesi olan Ada ve Maestro dizisi şu sıralar 2. sezonuyla Netflix’te arzı endam ediyor. Bana her ne kadar bir parça da olsa hayranı olduğum Mozart in the Jungle dizisini hatırlatıyor olsa da başrollerin arasındaki tutkulu aşk, hikayenin akıcılığı, dizide çalınan klasik müzik eserleri ve ada esintisi sayesinde dizinin apayrı bir dinamiği var. Son günlerde merakla ve heyecanla takip ettiğim Ada ve Maestro dizisi benim gibi ada, şarap ve klasik müzik seven herkesi büyülemeyi başaracaktır, eminim.

ÇERKEZKÖY’E YEPYENİ BİR SOLUK: YAPAY GÖLET PROJESİ

Yazımın başında da bahsettiğim gibi gündüzleri her ne kadar çalıştığımız için bir yere gidemesek de akşamları kendimizi dışarı atıp yaz mevsiminin son zamanlarının tadını çıkarmak için fırsat kolluyoruz. Bu amaçla çok uzun zamandır farklı arkadaş çevrelerinden duyduğum ve görmek istediğim Tepe Emlak Konutları bölgesindeki yapay gölete geçtiğimiz Cuma akşamı bir arkadaşımla beraber gittik. Şehrin karmaşasına keyifli bir ara vermek gibi oldu desem tam karşılığını bulur sanırım. Yürüme ve oturma alanları, çimlendirmeler ve yapay göletin güzelliğiyle beraber burası tam bir yaşam alanı kıvamında olmuş. İçeride oturmak için çardaklar ve banklar olsa da herkes termosunu, sandalyesini ve çekirdeğini alarak gölete gelmiş ve günün yorgunluğundan biraz da olsa uzaklaşmayı başarmış. Ediz her ne kadar gece boyunca göldeki kurbağaların peşinde koşsa da gecenin sonunda temiz havadan dolayı hemen uykuya dalması gölü sevdiğini söylemesin başka bir yoluydu sanırım.