Gülşah GÜLKAN


BÜYÜKADA TATİLİ...

ŞEHİR AJANDASI


Güzelim yaz mevsiminin ilk günlerinden herkese merhaba. Bu hafta tüm evlerde tatlı bir telaşe var. Cuma günü itibariyle Kurban Bayramı başlayacak. Temizlikler, tatlılar ve hazırlıklar çoğu evde çoktan yapıldı bile. 

Ben de bu vesileyle tüm okuyucularımın bayramını en içten dileklerimle kutlar, iyi bayramlar dilerim.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim.

BÜYÜKADA’NIN KEYFİ BUGÜNLERDE ÇIKAR

Ediz nereden duydu bilmiyoruz ama çoktandır Büyükada’yı görmek istiyordu. (Böyle söyleyince komik geliyor biliyorum ama bir yerlerden bir şeyler duyup onu mutlaka hayata geçirmek gibi bir huyu var, kendisi tam nevi şahsına münhasır bir çocuk. 

Ben de havalar çok ısınmadan uzun zamandır gitmediğim Büyükada’ya bir program yaptım. Sürecin daha planlı olması açısından yine turla gitmeye karar verdik. Eğer bu tarz yerlere çocukla gitmeye karar verirseniz tur çok daha konforlu ve pratik oluyor, aklınızda olsun. 1,5 saatlik bir adalar vapuru yolculuğunun ardından önce Ada Kahvaltıcısı’nda serpme bir kahvaltı aldık. Sabah çok erken yola çıktığımız için epey acıkmıştık. Ardından önünde uzun sıraların olduğu Prinkipo’da dondurma yedik. Adada faytonları kaldırmışlar, bu duruma çok sevindim. Atların bu şekilde hunharca kullanılmasından rahatsız olan güruhta yer aldığımı söyleyebilirim. Onun yerine elektrikli araçlar kullanılmaya başlanmış. İstanbul kartla beraber tüm adayı yorulmadan keşfedebiliyorsunuz, gayet keyifliydi. Adadan ayrılmadan önce sahil turu yapmayı ve közde kahve içmeyi de ihmal etmedik. Eğer Büyükada ya da diğer adaları ziyaret etmek gibi bir planınız varsa sıcaklar tam bastırmadan gitmenizi öneririm. Yazın hem sıcak hava hem kalabalık adadan yeterince keyif almanızı önleyebilir çünkü.

JUAN RULFO TAM BİR EDEBİYAT ŞÖLENİ SUNUYOR

Geçtiğimiz günlerde Juan Rulfo’nun Pedro Paramo isimli kitabına başladım. Bu kitaba başlama nedenim Gabriel Garcia Marquez’in tüm dünyada en çok okunan kitaplarından biri olan Yüzyıllık Yalnızlık’ın esin kaynağı olması. Hatta bir rivayete göre yazar bir röportajında ‘’Eğer bu kitabı okumasaydım Yüzyıllık Yalnızlık hiç olmayacaktı, Macondo’nun ilhamını tamamen bu eserden aldım.’’ demiş. 

Hem Meksika edebiyatının hem de bütün İspanyolca edebiyatın temel taşlarından Juan Rulfo’nun tek romanı olan kitapta her yolu kullanarak istediği her şeyi elde eden toprak ağası, kötülüğün ta kendisi Pedro Paramo’nun oğlu Juan Preciado’nun ölüm döşeğindeki annesinin hayaletli köy Comala’ya babasını aramaya göndermesiyle başlıyor ve Juan Preciado burada hiç ummadığı gelişmelerle karşılaşıyor.

Akıcı dili ve merak uyandıran hikayesiyle bir başyapıt sayılan Pedro Paramo’yu okumayı ihmal etmeyin derim.

SİHİRLİ ANNEM HEPİMİZ BİRİZ FİLMİ VİZYONA GİRDİ

Hepimizin çocukluğunda ya da ilk gençliğinde merakla izlediği Sihirli Annem filmi beyaz perdeye taşındı.

Film, periler ve fanilerin dünyasında geçen yeni bir macerayı konu ediniyor.

Günlerden bir gün, periler aleminde ve Dünya’da her şey yolunda giderken Dudu’nun kardeşi Gogo’nun Sihirsizler Evi’nden çıkmasıyla ortalık karışır. Elinden sihir güçleri alınan Gogo’nun tek bir amacı vardır; bütün periler alemini sihirsiz bırakmak. Dünya’da işler yolunda giderken, Periler Alemi’ne beklenmedik bu ziyaret her iki tarafı da allak bullak ederken, perilerin ve fanilerin birlik olmasıyla çözülebilecek midir?

12.30, 14.30, 16.30, 18.30 ve 20.30 seanslarıyla Çerkezköy Sinema Center’da ekrana gelecek film nostaljik bir yolculuğa çıkmak isteyen izleyicilerini bekliyor.