Gülşah GÜLKAN


ANNELER BİLİR

ŞEHİR AJANDASI


Buz gibi bir şubat sabahından herkese merhaba. Her ne kadar havalar soğudu diye şikayet etsek de aslında mevsim normallerine döndüğümüz için ne kadar şükretsek az. Özellikle son senelerde mevsimlerin dengesi o kadar çok değişti ki maalesef kış mevsimini yaşayamıyoruz. Havalar soğudu soğumasına ama bir de kar yağsa üzerine tam keyif olurdu.

Bu hafta apayrı bir heyecanım var. Gözümün bebeği, canımın içi oğlum Ediz’im artık 6 yaşında. Şu sıralar hep gözlerim dolu dolu bu sebeple… Doğduğu gün, uykusuz gecelerim, ilk dişi, ilk adımı, ilk ‘’anne’’ deyişi… Hepsi bir bir aklımda. 

Anneler bilir ve beni çok iyi anlarlar. Evlat deyince akan sular durur. O yüzden ne desem ne söylesem oğluma karşı hissettiklerim eksik kalacak biliyorum. Tek söyleyebileceğim; canı gönülden iyi ki doğmuş benim güzel oğlum, hayat boyu onu hep çok, en çok onu seveceğim.

 

EMİLİA’NIN SARSICI HİKAYESİ

Oscar adayı filmleri izlemeye başlamıştık hatırlayacağınız üzere. Ben şu sıralar yine o seriye döndüm ve ödül töreninden önce hepsini izlemek kısa vadeli hedeflerim arasında yer alıyor. 

Jacques Audiard tarafından yazılan ve yönetilen müzikal suç komedi filmi Emilia Pérez, başrolde Karla Sofía Gascón, yardımcı rollerde Selena Gomez, Zoe Saldaña ve Édgar Ramírez’in muhteşem oyunculuklarıyla karşımıza çıkıyor. Film oldukça etkileyici. Spoiler vermek istemem ama filmin sonuna doğru Karla Sofía Gascón’un Selena Gomez ile olan diyaloglarını izlerken o çaresizliği iliklerime kadar hissettim desem yalan olmaz sanırım. 

Nitelikli fakat meslek hayatı boyunca dilediği başarıyı yakalamayan avukat Rita, uyuşturucu baronu Manitas Del Monte tarafından ortadan kaybolması ve her zaman hayalini kurduğu kadın olan Emilia Perez olarak yaşaması için işe alınır. Rita ameliyatlar planlar ve Manitas'ın ölümünü sahtekarlıkla gerçekleştirir. Ancak Emilia yeni bir hayata başlarken geçmiş, planlarını bozmakla tehdit eder.

Başrolde yer alan ve filmdeki cinsiyet değişikliği sahnesiyle büyük bir başarı yakalayan Gascón, aynı zamanda ‘’En İyi Kadın Oyuncu’’ kategorisinde Oscar'a aday gösterilen ilk açık kimlikli transgender oyuncu olma başarısını elde etmiştir.

BÜYÜLÜ HİKAYE ‘’FINDIKKIRAN’’ SAHNEDE

Paris’te sahnelenen ve tüm dünyada büyük bir beğeni uyandıran Çaykosvki’nin Fındıkkıran’ı Çorlu’ya geliyor. Bu haberi ilk duyduğumda ne kadar sevindim anlatamam. Böylesine uluslararası platformda hayranlık oluşturan ve bilinen işlerin civar mekanlarda yer alıyor olması bizim için çok büyük bir nimet.

Ediz’e doğum günü için ne hediye alacağımı düşünürken karşıma bu etkinliğin çıkması çok güzel denk geldi ve benim güzel oğlum beni şaşırtmayarak hemen beraber gitmemizi istedi tabii ki. 16 Şubat Pazar günü 13.00 ve 15.00 seanslarıyla Çorlu Ünal Baysan Kültür Merkezi’nde sahnelenecek oyuna tüm minik sanatseverler davetli. Etkinliğin biletleri ise 1. kategori 400 TL ve 2. kategori 350 TL olarak fiyatlandırılmış. Biz Ediz’le biletimizi aldık, orada olursanız karşılaşırız belki.

ŞAŞIRTICI BİR KİTAP: DOKUZ KERE ŞAŞKINLIK 

Çok uzun zamandır okuma listemde olan fakat temin edemediğim bir kitaptan bahsetmek istiyorum size. Elime geçer geçmez de büyük bir merakla okumaya başladım elbette. Bu kitapla beraber yenilerini de sipariş ettim. Hepsini sırasıyla okuyarak mutlaka sizinle paylaşacağım.

Çağdaş Meksika Edebiyatının en önemli yazarlarından Alberto Ruy-Sanchez, Dokuz Kere Şaşkınlık kitabında okuyucusunu ütopik bir evrene davet ediyor. 

Neredeyse rüzgarla dikilmiş bir kum tepesi, bir ada ya da neredeyse bulut, bu surlarla çevrili şehir çıkıyor karşımıza: Mogador. Gerçekten olup olmadığını aslında hiçbir zaman bilemeyeceğimiz Mogador, duvarları, şarkı söylemek ve hikayelerini anlatmak için kullandıkları yöntemler, derinin şiddetli diktatörlüğü, şaşırtıcı kütüphaneleri ve vücudun temel müziği hakkında efsanelerle arzunun ritüele dönüşünü simgeliyor.

Her biri dokuz ayrı hikayeden oluşan ve kurgunun büyüsüne kapılıp bir günde bile bitirebileceğiniz Dokuz Kere Şaşkınlık kitabı tam anlamıyla ‘’nevi şahsına münhasır’’ bir eser.