Tarih: 08.11.2020 23:11

İĞNEADA NÜKLEER SANTRALİ İÇİN YANLIŞ BİLİNENLER!

Facebook Twitter Linked-in

Nükleer enerji üzerine bilimsel çalışmalar yürüten Bingöl Üniversitesi Yerel Yönetimler Programı Öğretim Görevlisi Dr. Emrah Akyüz,?Çevre Sorunlarında Bilinmeyen 100 Bilimsel Gerçek? isimli kitabında İğneada Nükleer Santrali için yanlış bilinen gerçeklere açıklık getirdi.

?TÜRKİYE ENERJİ DIŞA BAĞIMLI BİR ÜLKE?

Türkiye?nin nükleer enerji politikasının ele alındığı ?Çevre Sorunlarında Bilinmeyen 100 Bilimsel Gerçek? başlıklı kitapta Dr. Emrah Akyüz şunları belirtti: ?Türkiye kullandığı enerjinin yaklaşık olarak  yüzde 70?lik kısmını ithal etmektedir. Enerjide dışa bağımlı olan Türkiye, nükleer santral inşa ederek enerji açığını kapatmaya çalışmaktadır. Bu santrallerden ilki Akkuyu?ya inşa edilmektedir.Bir diğeri ise Trakya Bölgesi?nin zengin bitki örtüsüne ve su kaynaklarına sahip olan İğneada?ya yapılması planlanmaktadır. 2030 yılına kadar kullanıma hazır olacağı tahmin edilen İğneada Nükleer Santrali, nükleer enerjinin çevreye olan etkileri nedeniyle hem yöre halkı hem de çevreciler tarafından sıkça eleştirilmektedir.?

?NÜKLEER ENERJİ KONUSUNDA BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR?

Nükleer enerji konusunda bilgi kirliliğine vurgu yapan Dr. Emrah Akyüz, bununla ilgili olarak kitabında şunları söylüyor: ?Tüm enerji kaynaklarının olduğu gibi nükleer enerjininde hem avantajları hem de dezavantajları mevcuttur.Nükleer enerji karşıtları ya da destekçileri toplumsal destek alabilmek için nükleer enerji ile ilgili bilgileri manipüle etmekteler. Bunun bir neticesi olarak bilgi kirliliği ortaya çıkmaktadır. Toplum nükleer enerji konusunda manipüle edilmiş bilgilerle yönlendirilmeye çalışılmaktadır.Bilgi kirliliğini önlemek için nükleer enerji konusunda bilim insanlarının söyledikleri dikkate alınmalıdır.?

?NÜKLEER SANTRALLER HAVA KİRLİLİĞİNE NEDEN OLMAZ?

Nükleer santrallerin bacasından çıkan dumanların hava kirliliğine neden olduğunu dile getirenlerin bilgi kirliliği yaptığını belirten Dr. Emrah Akyüz, nükleer enerjiden kaynaklanan hava kirliliği ile ilgili manipülasyonu şu şekilde açıklıyor: ?Hava kirliliğinin en temel sebebi petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlardır. Bu enerji kaynaklarının yakılarak kullanılması neticesinde atmosfere kirletici maddeler salgılanarak hava kirliliği ve küresel ısınma gibi önemli çevre sorunları ortaya çıkmaktadır. Oysaki nükleer enerji santralleri hava kirliliği ve küresel ısınmaya karşı en etkin araçlardan bir tanesidir. Çünkü doğrudan karbondioksit salınımına neden olmazlar. Bu nedenle, nükleer enerjiden kaynaklanan bir hava kirliliği söz konusu değildir. Nükleer santrallerden bacasından çıkan dumanlar kirletici maddeler değil, sadece su buharıdır. Bu su buharının ise hiçbir çevresel etkisi bulunmamaktadır. Bundan dolayı İğneada Nükleer Santrali?nden kaynaklanan bir hava kirliliği riski yoktur.?

?İĞNEADA BÖLGESİ?NDE SU KİRLİLİĞİ RİSKİ?

Nükleer enerjinin en önemli risklerinden bir tanesinin su kirliliği olduğunu dile getiren Dr Emrah Akyüz, ?Çevre Sorunlarında Bilinmeyen 100 Bilimsel Gerçek? başlıklı kitabında İğneada Bölgesi?nde meydana gelmesi muhtemel tersu kirliliğini şu şekilde açıkladı: ?Nükleer enerji taraftarları nükleer santrallerin su kaynaklarını kirletmediğini belirtmektedir. Bu bilgi yanlıştır! Çünkü nükleer santraller su kirliliğini tetiklemektedir. Bunun iki temel sebebi bulunmaktadır. Birincisi, nükleer santrallerde kullanılan soğutma suyu tekrardan su kaynaklarına deşarj edilmesiyle suyun yüzeyinde sıcaklık artışı meydana gelir yani termal su kirliliğidir oluşur. Deşarj edilen sıcak su nedeniylesu kaynağında yaşanan ani sıcaklık değişimi, su kaynaklarında oksijen azalmasına neden olur. Bunun bir neticesi olarak su kaynaklarında hipoksik ölü bölgeler oluşur ve böyle yerlerde canlı yaşamı tehlike altında girer yani biyoçeşitlilik zarar görür.İkincisi, nükleer santraller için hem elektrik üretmek hem de santrali soğutmak amacıyla büyük pompalarla vakumlanarak su kaynaklarından yüksek miktarda su çekilir. Kontrolsüz bir şekilde gerçekleştirilen bu işlem sırasında su canlıları da suyla beraber vakumlanır. Vakumlanan suyun içerisinde kalarak ölen su canlıları, su kaynaklarında biyoçeşitliliğin zarar görmesine neden olur. Bu iki nedenden dolayı, İğneada Nükleer Santrali çevresinde bulunan su kaynaklarında kirliğin ortaya çıkması ve canlı popülasyonunun azalmasına riskleri mevcuttur.?

?BİLGİ KİRLİLİĞİ ÖNLEMEK İÇİN POLİTİKA OLUŞTURULMALI UYARISI?

Dr. Emrah Akyüz, nükleer enerji konusunda toplumsal düzeyde yaygın bir bilgi kirliliği olduğunu ve bu nedenle ilgili kurumların nükleer enerji konusunda toplumu bilinçlendirecek politikalar oluşturması gerektiğini belirtti.

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —