PROF.DR ÖZDEMİR BOĞAZ VE BADEMCİK İLTİHABI TEDAVİ YÖNTEMLERİ’Nİ ANLATTI

PROF.DR ÖZDEMİR BOĞAZ VE BADEMCİK İLTİHABI TEDAVİ YÖNTEMLERİ’Nİ ANLATTI

İrmet Haspital Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Davut Özdemir, ‘Boğaz ve Bademcik İltihabı’nın tedavi yöntemlerini anlattı.

İrmet Hospital Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Davut Özdemir, ‘Boğaz ve Bademcik İltihabı’ hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Özdemir, “Tonsillofarenjit (boğaz ve bademcik iltihabı) bu enfeksiyonlar toplumda sık görülen ve çoğu zaman gereksiz yere antibiyotik kullanılan, antibiyotik gerektiğinde de kullanımda hatalar yapılan hastalıklardır.”dedi.

YETİŞKİNLERİN YÜZDE 90'INDAN FAZLASINDA, YİNE 5 YAŞ ALTI ÇOCUKLARIN YÜZDE 95'İNDE TONSİLLOFARENJİTTE ANTİBİYOTİK GEREKMEZ

İrmet Haspital Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Davut Özdemir, ‘Boğaz ve Bademcik İltihabı’nın tedavi yöntemlerini anlattı. Prof. DR. Özdemir, şunları kaydetti:

 “Yüzlerce mikroorganizma bu enfeksiyona neden olabilir. Bunların çoğu virüstür ve virüsler etkense antibiyotik kullanmanın faydası yoktur. Bilakis antibiyotik kullanıldığında maliyet ve yan etki artışı, direnç gelişmesi, gerçekten antibiyotik kullanılması gereken durumlar geliştiğinde de dirence bağlı antibiyotiklerin faydasız kalması gibi durumlar ile karşılaşılabilir. Yetişkinlerin yüzde 90'ından fazlasında, yine 5 yaş altı çocukların yüzde 95'inde tonsillofarenjitte antibiyotik gerekmez. Halk arasında beta diye bilinen ve kalp, böbrek tutulumu, romatizma yapabilecek A grubu beta hemolitik streptokok 5-15 yaş arası çocuklarda sık görülmesine rağmen bunun oranı bile yüzde 30 civarındadır. Bu mikroorganizmanın tespiti için antibiyotik kullanmaya başlamadan boğazdan hızlı antijen testi ya da boğaz kültürü testi yapılması daha sonra antibiyotik kullanılması gerekir.”

Antibiyotik kullanırken saatlerine tam uyulmasını isteyen Prof. Dr. Özdemir şöyle devam etti: “Şikayetler geçse bile doktorunuzun önerdiği süre kadar tedaviye devam edilmelidir. Tonsillofarenjit yapan başka bir etken de influenza ya da grip virüsüdür. Bu virüs her sene yapısında değişiklikler gösterir ve mevsimsel grip hastalığına neden olur. Uzun yıllar içinde çok büyük yapısal değişiklikler göstererek tüm dünyayı etkileyen pandemilere sebep olabilir. Pandemilere sebep olan bu grip virüslerine özel isimler verilir: İspanyol gribi, Asya Gribi, Domuz Gribi vb. “

“GRİBİN ETKENİ TEKTİR VE İNFLUENZA VİRÜSÜDÜR”

Halk arasında grip ile soğuk algınlığı (nezle) genelde karıştırıldığını belirten Prof. Dr. Özdemir, “Gribin etkeni tektir ve influenza virüsüdür. Oysa soğuk algınlığının onlarca faklı virüs etkeni vardır. Grip hastalığında yüksek ateş ve kas eklem ağrısı barizken, nezlede ateş genelde yoktur ya da hafiftir. Kas eklem ağrısı bariz değildir. Grip etkeni tek olduğu için bu virüse özgü hızlı antijen testi ile hastalığın tanısı konabilir ve bu virüse etkili antiviral tedavi ile hastalar hızlıca iyileşebilir. Oysa soğuk algınlığının onlarca etkeni olduğundan her yerde etken ortaya konamaz ve özel bir tedavi verilemez. Şikayetlere yönelik semptomatik tedavi verilir. Neyse ki soğuk algınlığı genelde hafif seyirli hastalık şeklindedir. Grip hastalığından korunmak için her sene yapılması önerilen aşı mevcutken nezlenin aşısı yoktur. Tonsillofarenjit etkenleri genelde damlacık enfeksiyonu ya da eller yoluyla bulaşır. Yani hasta kişinin öksürme, konuşma, hapşırma gibi aktiviteleri ile sekresyonlar 1-2 metre yakındaki kişilerin ağız, burun ve gözlerine ulaşır ve hastalık yapar, ya da sekresyonların bulaştığı yakın çevreye dokunan kişi ellerini yıkamadan ağız-burun ve gözlerine dokunursa hastalanabilir. Bu nedenle hasta kişilerin başkalarına hastalık geçirmemek için, sağlam kişilerin hastalanmamak için özellikle kalabalık yerlerde maske takması, öksürürken ya da hapşırırken ağızlarını mendil ile ya da kolun iç kısmı ile kapatması önemlidir (elle kapatılırsa ele bulaşan mikroorganizmalar el ile başka yerlere bulaştırılabilir).”

MASKE-MESAFE VE EL HİJYENİ KURALLARINA AZAMİ DİKKAT EDİLMELİDİR

Prof. DR. Özdemir, açıklamalarını şöyle tamamladı: 

“Ayrıca ağız burun ve göze dokunmadan önce ve sonra ellerler mutlaka yıkanmalıdır. El yıkarken parmak araları ve uçları, baş parmak özellikle iyi sabunlanmalı ya da dezenfekte edilmelidir. Özetle söylemek gerekirse: Her boğaz ağrısı ve ateş antibiyotik almayı gerektirmez. Bilakis yetişkinlerde antibiyotik kullanma gerekliliği son derece nadir, çocuklarda antibiyotik kullanma gerekliliği azdır. Antibiyotik kullanmaya başlamadan önce tanı testleri yaptırılmalıdır. Antibiyotik kullanmak gerekiyorsa antibiyotikler saatine göre kullanılmalı, şikayetler geçse bile doktorun önerdiği süre kadar tedaviye devam edilmelidir. Maske-mesafe ve el hijyeni kurallarına azami dikkat edilmelidir. “



ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ HALKIN ŞEKER VE TANSİYONUNU ÖLÇTÜ

İRMET HOSPİTAL ROMANYA’DA GÖRÜCÜYE ÇIKTI

GEBELER STRES VE KORKULARI BÖYLE YENİYOR

İRMET KALİTE STANDARDINDAN GEÇTİ

BUGÜN DÜNYA KALP GÜNÜ