KAPLAN NELER ANLATTI NELER!

KAPLAN NELER ANLATTI NELER!

İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Enez Kaplan, Çerkezköy`de düzenlediği basın toplantısında tüm ilçelerde belediye başkan adayı göstermek istediklerini ancak bunun genel merkez tasarrufunda olduğunu söyledi. Kaplan, "Hele bir AK Parti adaylarını açıklasın.

Çerkezköy`de İlçe Başkanı Yasemin Altın Erseçkin ve Belediye Başkan Aday Adayı Ali Çolak ile birlikte basın toplantısı düzenleyen İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Enez Kaplan, tüm ilçelerde belediye başkan adayı çıkarmak istediklerini söyledi.

21 SORU ÖNERGESİ VERDİM!

Bugün öğleden sonra saat 14,30`da İYİ Parti İlçe Teşkilatı`nda konuşan Enez Kaplan, AK Parti Hükümeti`ne yönelik eleştirilerde bulundu. Tekirdağ`ın sorunlarını en fazla dile getiren milletvekili olduğunu söyleyen Enez Kaplan, "Tekirdağ`da 7 milletvekiliyiz. 3 Ak Parti, 3 CHP ve bir de ben varım. Bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi`nde en çok soru önergesi ben verdim. Birkaç tane soru önergesi veren milletvekili arkadaşımızda var ancak benim gibi 21 soru önergesi veren yok."ifadelerini kullandı.

Enez Kaplan, tarım ve hayvancılıktan başlayarak adalete kadar tüm konularda açıklamalarda bulunurken, soru önergelerini de tek tek sıraladı. Kaplan, "Büyükşehir Yasasıyla birlikte, Tekirdağ 352 mahallesi, 11 ilçesi,1 milyonu aşan nüfusuyla, 6 bin 313 kilometre kare alana sahip bir Büyükşehir oldu.Yarınlarımızı sağlıklı şekillendirebilmek için dünden bugüne şehrimizin; eğitim, sağlık, tarım ve sanayi hareketlerini mercek altına almamız gerekmektedir. Basın toplantısını hem yeni yılınızı kutlamak hem de şehrimizin verilerini sizinle paylaşmak istedik.

İşte Kaplan`ın basın açıklamasından başlıklar:

TARIM VE HAYVANCILIK:

Tekirdağ, Türkiye´nin tarım ve hayvancılık alanında en önemli illerinden biridir. Türkiye´de üretilen buğdayın yirmide biri ve ayçiçeğinin yüzde 33´ü burada üretiliyor.  İlimiz ayrıca hayvancılıkta hastalıktan ari bölge. Buradan diğer bölgelere hayvan gidiyor ama biz başka yerlerden hayvan almıyoruz.

TARIM ALANLARI TALAN EDİLİYOR!

Trakya?daki bizim en büyük problemimiz bu kadar değerli olan tarım topraklarının yok edilmesi. Trakya?daki tarım alanlarının yüzde 82?si tarımsal faaliyetlerde kullanılabilir durumdayken bu alanları adeta talan ediliyor.

Trakya?nın tarım alanlarının son zamanlarda sanayi, ulusal projeler, kara yolları, demir yolları, doğal gaz boru hatları ve özellikle kum ocakları gibi sebeplerle amaç dışı kullanılması nedeniyle; tarım toprakları tamamen tehdit altında. Ve bu topraklar her geçen gün azalmakta. Ergene?de çevre kurtarma projelerine rağmen kirletici unsurlarda herhangi bir gelişme henüz olmamış zaman zaman çevre şikayetleri de sürmektedir. Dolayısıyla Ergene?nin kirliliği, sağlıklı gıda üretiminde de bir tehdittir.

TOPLAM 3,9 MİLYON HEKTAR KÜÇÜLDÜ...

Türkiye?de buğday ve arpa rekoltesinde mevsim şartlarından dolayı yüzde 25 ile yüzde 35 arasında düşüş yaşanmıştır. İklim şartlarındaki değişim, gübre ve mazot gibi girdi fiyatlarındaki artış nedeniyle çiftçilerimiz maliyetlerini karşılayamaz hale gelmiştir, elindeki toprakları satmaya başlamıştır. Satılan arazileri, rantçılar havada kapmaktadır.

Bu nedenle;Tarım sektöründe toplam işlenen alan 2002 yılında 23,9 milyon hektardan 2017 yılında 20 milyon hektara toplam 3,9 milyon hektar küçüldü

Tarım 2002 yılından bu yana bir çöküş içerisindedir. Çiftçi arasında ekim gübresi olarak bilinen DAP gübresinin kilosu 2017 yılında 1,34 TL iken, 2018 yılında 3,265 TL olmuştur. Kompoze gübrenin fiyatı 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 100 artışla 2,1 TL?den satılmaktadır. Buğday, arpa, mısır ve ayçiçekte gübre desteği 2017 ve 2018 yılları için dekar başına 4 TL?dir. Çiftçi nasıl üretim yapsın? Bir süt üreticisinin geçinebilmesi için 1 litre sütle 1.3 kilogram yem alması gerekmektedir Şu anda üretici, sütü litresi 1.60 liradan satmaktadır. Bu durumda, çiftçimizin 1 kilo yem almak için, 1.063 litre süt satması gerekmektedir. Yani üreticimiz, ürettiğinden para kazanamaz hale getirilmiştir.

MAZOT-GÜBRE ARTARKEN BUĞDAY...

Mazot ve gübredeki artışa rağmen, Toprak Mahsulleri Ofisi, buğday fiyatlarını sürekli aşağıya çekmektedir. Buğday alım fiyatları uzun yıllardır 1 TL ve altındadır.  Çiftçi 3,2 buğday satacak, 1 kilogram DAP gübresi alacaktır. Çiftçi 2,1 kilogram buğday satacak, ama 1 kilogram 20 x20 gübre alacaktır. Çiftçi 6,27 kilogram buğday satacak ama 1 litre mazot alacaktır.

Bu tablo üretime de olumsuz yansımaktadır. TÜİK?in bitkisel üretim 2. Tahmine göre bir önceki yıla göre 2018 yılında tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde üretim yüzde 4,2, sebzelerde yüzde 3 ve meyvelerde yüzde 1,7 azaldı. Üretim azaldıkça yükselen ürün fiyatlarının enflasyona etkisi nedeniyle ithalat kolaycılığına kaçıldı. Türkiye, coğrafyasında yetiştirebileceği ürünlerde dahi ithalata bağımlı hale geldi. Tarım ürünleri dış ticaretinde 2017 yılının ilk 10 ayında 884 milyon dolar açık verilirken, 2018 yılında döviz kurundaki artış nedeniyle ithalatın daha pahalıya gelip frene basılmasına rağmen 10 aylık süreçte 962 milyon dolar açık verildi. Yapılan her bir ithalat, inatla üretmeye çalışan çiftçimizi daha da zor durumda bıraktı.. Bu tabloyu tersine çevirmek ve üretime odaklanmak için; Öncelikle çiftçimizi üretimden uzaklaştıran olumsuzluklar analiz edilerek düzeltilmeli, ülkemiz ithalat sarmalından kurtarılmalıdır. Coğrafyamızda yetiştirme imkanı bulunan ürünlerde ithalatı düşünmek yerine kendimize yeterlilik kapsamında üretim planlamasına gidilmelidir. Üretim planlaması kooperatifler üzerinden yapılmalı, kooperatifler desteklenmeli ve kooperatif üyesi olmayan çiftçi bırakılmamalı, kooperatiflerin düzgün çalışabilmesi için devlet desteği ve denetimi sunulmalıdır. Çiftçinin ürününün tüketici ile buluşturulması noktasında kooperatiflere öncelik verilmeli, aracılar en aza indirilerek çiftçinin kazandığı tüketicinin ise son derece makul fiyatla ürüne ulaşabildiği düzene en kısa sürede geçilmelidir. Çiftçi hizmet satın alabilecek ekonomik özgürlüğe kavuşturulmalıdır.

SANAYİ VE YATIRIM

Tekirdağ´da yaklaşık olarak bin 540 sanayi kuruluşu var. 13 organize sanayi bölgesine, bir de Avrupa Serbest Bölgesi`ne sahibiz. Ayrıca sanayi alanındaki gelişme bakımından Marmara Bölgesinde 4, Türkiye genelinde ise 10´uncu sıradayız.Buna rağmen;2014 yılında bizim merkezi hükümetten aldığımız yatırım 154 milyon TL olup Türkiye`de 32. Sıradaymışız . 2017 yılına geldiğimiz zaman 182 milyon la 41. Sıradayız.2018 yılında da durum farklı değil. Buna rağmen vergi ödemede hiçbir zaman ilk 10?un altına düşmemişiz. Ya 9. Sıradayız ya 8. Sıradayız.Vergi vermede 8. Sırada olup yatırımda 40`lı sıralarda olunca; eğitimde, sağlıkta daha birçok alanda yatırım açığı ortaya çıkmaktadır.İlimiz alması gereken yatırımları yeterince alamamaktadır.

HÜKÜMET TEKİRDAĞ`I ADETA CEZALANDIRIYOR

Yüzlerce cana ve mal kaybına yol açan Hayrabolu yolu hızlı ihale edildi ama yavaş ilerliyor.Planlandığı gibi 2021 de zor biter gibi görünüyor. Şarköy yolu için henüz hiçbir gelişme yok.Sahil yolu içinde hükümetin hiçbir desteği yok gibi. Büyükşehir binasının ödeneğinin kesilme gerekçesi Tekirdağlılar için inandırıcı olmadı. Bütün bunlar da gösteriyor ki, Hükümet Tekirdağ ı adeta cezalandırıyor.

SAĞLIK

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sosyal ve siyasal kriz sarmalı artık toplum sağlığını da etkiler boyuta gelmiş, halkın sağlığını kaybetme riskiyle vatandaşı tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Özellikle Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) de ilaç, malzeme ve tedavi fiyatlarında değişiklik yapmayarak hastanelerden sağlık merkezlerine, eczanelerden ilaç ve medikal firmalara uyguladıkları dolaylı baskının sonucunda sağlık hizmeti alamayan veya aldıkları sağlık hizmetinin de düşük kalitede olmasına sebep olunmuştur.

Ekonomik nedenler dolayıyla insanlarımıza planlanan ameliyatlar yapılamamakta, tedaviler için alınması ve uygulanması gereken ilaçlar alınmamakta operasyon günleri kanser hastalarında dahi uzun süreler sonralarına verilmektedir. Kıt kaynaklar yalnızca Acil vakalar için veya CİMER, iktidar partisi gibi kurumlara yapılan şikayetler sonucunda yapılabilir hale gelmiştir. Buna rağmen ameliyat yapmak isteyen branşlarda ki hekimler ?çalıştıkları hastaneleri zarar ettirmek? suçlamalarıyla karşı karşıya kalmakta uygulamak istedikleri tedavileri uygulayamadıkları için hastaların sağlık durumları daha da bozulmaktadır.

Neredeyse hiçbir ilaç raporsuz alınamaz hale gelmiş alınabilen ilaçların da eşdeğer ilaç uygulaması altında iktidar yanlısı ve ruhsatları nasıl alındığı bilinmeyen ilaç firmalarının ilaçlarına mecbur bırakılması durumu oluşmuştur. Ayrıca ilaç firmaları bu kriz ortamında oluşan kur farklarından dolayı ellerinde mevcut ilaçların yerine yeni ilaç ithalini yapmayarak vatandaşın kullanmak zorunda olduğu kalp, tansiyon, böbrek, karaciğer ve en önemlisi kanser ilaçlarının eczanelerden kalkmasına sebep olmuş, vatandaşın ilaçlara ulaşması güçleşmiş bu durum da insanların imkanları ölçüsünde yurt dışında kontrolsüz ilaç almaya mahkûm etmiştir.

Hükümetin uyguladığı katkı payı uygulamaları da ekonomik krizden etkilenmiş sürekli kullanmakta oldukları raporlu ilaçlarından dahi ek ödemeler alınmaya başlamış, sağlık merkezinden en üst hastanelere kadar hizmet aldıkları kurumlara ek ödemeler yapmak durumunda kalmışlardır.

SAĞLIK SİSTEMİNİN SONU GELMİŞTİR

Sağlıkta dönüşüm politikalarının da diğer tüm uygulamalarda olduğu gibi sonu gelmiş, liyakatsiz ve iş bilmez uygulamalar sağlık sisteminin de sonunu getirmiştir. Ancak artık tehlikede olan Türk Milleti ve geleceğimizdir. Sağlıksız bir toplum her bakımdan yok olmaya mahkûmdur. Siyasi kaygılar nedeniyle bireysel olarak hepimizin farkında olduğu sıkıntılar dile getirilmemiş ve sağlık ta halkımızın uçurum eşiğine gelmesine sebep olunmuştur

Çalışanlar açısından da durum hiç iyi değildir. Sendikal rekabet yerine baskı, ayrımcılık ve yandaşlığın kabul edilemez bir hal aldığı, makam gücüyle çalışanlarının sendika tercihine müdahale edildiği bir yapıyla karşı karşıya kalınmaktadır.Tüm idareciler tarafından çalışanlar hükümet yanlısı sendikaya üye olmaya zorlanmakta,karşı çıkanların görev yeri değiştirilmektedir.

Sendikal ayırımcılıkla birlikte, mobbing, aşırı is yükü ve yoğun çalışma sonucunda çalışanlarının yaşadığı tükenmişlik sendromu artık intiharlara neden olmaya başlamıştır. Şiddetin yerini ağır darp, bıçaklama gibi cinayete varan teşebbüsler almaktadır

7 yıl önce çalışanların  tüm uyarılarına rağmen sağlıkta büyük bir reform gibi sunulan 3 başlı yönetime geçilmiş ,yönetim sistemi adeta yap boz tahtasına çevrilmişti. Şimdilerde ise yandaşlara yeni makamlar kazandırmaktan başka bir şeye yaramayan bu çok başlılıktan geriye dönmeye çalışılmaktadır.

Öte yandan 2012 de arsası İl özel idaresi tarafında alınıp hastane yapılması için sağlık bakanlığına devredilen arsaya şehir hastanesi temeli de ancak 6 yıl sonra 2018 de atılabilmiştir. Yap işlet devret mantığıyla yaptırılan Şehir hastanesi diğer çalışmalarda olduğu gibi Devletimizi zarara uğratacağından kaygı duymaktayız.

EĞİTİM

İYİ Parti konumunun yüklendiği sorumlulukların bilincinde olan bir siyasi parti olarak ülkemizde ve ilimizde eğitimde yaşanan sorunları gerçek boyutları ile ortaya koyup, bunlara uygulanabilir çözümler üretmeyi asli sorumluklarından biri kabul etmektedir.

Yarınlarımızı sağlıklı şekillendirebilmek için dünden bugüne şehrimizin ve ülkemizin eğitim hareketini mercek altına almamız gerekmektedir. Bu anlamda eğitim durumunu ve fiziki yapılanmayı, matematiksel veriler ve istatistikî bilgiler merceğinde gözden geçirdik.

TEKİRDAĞ 41`İNCİ SIRADA...

2018 de yapılan merkez sınav sonuçları incelendiğinde; Tekirdağ 81 il arasında 45. Sırada yer almıştır.Türkçede 43. Sırada,Matematik 46., Fen Bilgisi 44.,T:C İnk tarihi ve Atatürkçülük 59., Din kültürü 58. ve Yabancı dilde 37. Sırada yer almıştır. Bu sonuçlar bulunduğu Coğrafya ve Veli ilgisi beraber düşünüldüğünde çok yetersizdir.

Yine Son 3 yılın YGS ve LYS sonuçları incelendiğinde Türkçe, Sosyal hariç diğer tüm alanlarda Türkiye ortalamasından Tekirdağ çok daha geri durumdadır. İller arası sıralamalarda öncelikle Matematik Fen sınav sonuçları baz alınmaktadır. Matematik Fen puanları dikkate alınırsa; 2013`te 31. Sırada olan ilimiz,2014 te 54. 2015 te ise 58. sıraya gerilemiştir. Tekirdağ bu sonuçları hak etmiyor. Batıda büyükşehir olmuş, halkının, velisinin ve öğrencinin eğitime ilgisinin yoğun olduğu bölgemizde bu sonuçlar büyük bir hüsrandır. Bakanlık kendi başarısızlığı ve illerin başarısızlıklarını gizlemek için son üç yıldır sonuçları yayınlamamaktadır.

BAŞARISIZLIKLARIN TEMEL SEBEBİ

Tüm bu başarısızlığın en temel sebebi başta okul yöneticilerine bizden olsun anlayışıyla getirilen ehliyetsiz ve liyakatsiz kişilerdedir. İlimiz genelinde 782 okul ve kurum bulunmakta olup, 7304 derslikte 180 bin öğrenci eğitim görmektedir. 10 735 öğretmenin % 10 u ders ücreti karşılığı olarak görev yapmaktadır. İl çapında derslik başına düşen öğrenci sayısı ilkokul artı ortaokulda 26, genel orta öğretimde 22, mesleki ve teknik okullarımızda ise 20 dir. Başta çorlu, Çerkezköy, kapaklı, saray ve ergenede 39 okulumuz ikili öğretim yapmaktadır. İlimizde yılda 32588 kişilik nüfus artışı vardır. Artan nüfusun %20 si öğrenci var sayıldığından 6500 civarında nüfus artışından dolayı her yıl öğrenci sayımız artmaktadır. Her 20 öğrenciye bir derslik düşünüldüğünde her yıl 300 civarında yeni dersliğe ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da 30 yeni kurumun açılmasını gerektirmektedir. 2019 da okullarımızın hükümet programında bahsedildiği gibi normal eğitime geçmesi için ikili öğretim yapan 39 kurumumuza ilave olarak artan nüfusa da 30 yeni kurumun açılması gereklidir.

ADALET MEKANİZMALARI İŞLEMİYOR

Ülkemiz de ve ilimizde sorunların çözümünde temel unsur adalettir. Adalet olmayan yerde din de olmaz,devlet de kurum da yaşayamaz bu durumu sayın Cumhurbaşkanımız; Anayasa Mahkemesinin 55. Kuruluş Yıldönümü toplantısında, "Adalet duygusunun kaybolduğu yerde, toplumsal bütünlüğü ayakta tutmak mümkün değildir. Zulüm, adalet mekanizmalarının işlememesinden kaynaklanıyor" dedi.

Adalet duygusunun zedelendiği, hukukun işlemez hale geldiği bir yerde toplumsal bütünlüğü ayakta tutmak, devleti yaşatmak mümkün değildir. Bunun için bizim ecdadımız `insanı yaşat ki devlet yaşasın` demiştir. Aynı şekilde bizim medeniyetimiz, `adalet mülkün temelidir` diyerek devletin nasıl yaşatılacağını da göstermiştir. İnsan ile devlet arasında bağın adı da adalettir.Bu nedenle ülkemizi yönetenleri adaletli olmaya, ayırım yapmamaya davet ediyoruz. Liyakatli ve adaletli uygulamalar kısa zamanda başarı olarak geri gelecektir.

16 ŞUBAT`A KADAR VAKİT VAR

Basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Enez Kaplan, Tekirdağ`ın bütün ilçelerinde belediye başkan adayı çıkarmak istediklerini ancak `Millet İttifakı` gereği genel merkezin kararı doğrultusunda hareket edeceklerini söyledi. Kaplan, "Bana kalırsa, teşkilatlarımızda bu görüştedir. Tüm ilçelerde aday çıkarmak istiyoruz. Tüm ilçelerimizde aday adaylarımız var. Biliyorsunuz henüz Ak Parti adaylarını açıklamadı. Genel merkezimiz nasıl karar alırsa ona uyacağız. 16 Şubat`a kadar YSK`ya adaylar bildirilecek. Bunun için vaktimiz var."ifadelerini kullandı.

Basın toplantısının ardından milletvekili Kaplan, partililerle birlikte Çerkezköy`de bir dizi ziyarette bulundu. Türk Metal Sendikası Şubesi, Ziraat Odası, Taşıyıcılar Kooperatifi ve bazı sivil toplum örgütlerine giden Kaplan, başkan ve yönetimlerle fikir alışverişi yaptı.



Anahtar Kelimeler: