İRMET HASTANESİ HEKİMİNDEN BEL AĞRISI HAKKINDA ÖNEMLİ AÇIKLAMA

İRMET HASTANESİ HEKİMİNDEN BEL AĞRISI HAKKINDA ÖNEMLİ AÇIKLAMA

İrmet Hospital Beyin ve Sinir Cerrahisi bölümünde yeni göreve başlayan Op. Dr. Aibek Erkibaev ‘Bel Ağrısı’ hakkında bilgilendirmelerde bulundu.

İrmet Hospital Beyin ve Sinir Cerrahisi bölümünde yeni göreve başlayan Op. Dr. Aibek Erkibaev ‘Bel Ağrısı’ hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Bel ağrısının, yaşamlarının bir döneminde nüfusun yüzde 70-85'ini etkileyen yaygın bir semptom olduğunu söyleyen Dr. Erkibaev, ağrının üç aydan uzun sürdüğünde, kronik olarak sınıflandırıldığını ifade etti.

İrmet Hospital Beyin ve Sinir Cerrahisi bölümünde göreve yeni başlayan Op. Dr. Aibek Erkibaev ‘Bel Ağrısı’ hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Kronik bel ağrısı, popülasyonun yüzde 23'ünde yaygın ve 45 yaşından küçük kişilerde aktivite kısıtlılığının en yaygın nedeni olduğunu dile getiren Dr. Erkibaev, bu hastaların katlandıkları fiziksel semptomların yanı sıra kronik bel ağrısı, sağlık hizmetlerini sık kullanmaları ve işe devamsızlıkları nedeniyle önemli bir ekonomik sorun oluşturduğunu da sözlerine ekledi. Tedavi yöntemleri hakkında da bilgilendirmelerde bulunan Dr. Erkibaev konuşmasının devamında şunları kaydetti: 

CERRAHİ OLMAYAN YÖNTEMLER

"Bel ağrısının birçok farklılığı içinde en yaygın neden, lomber disk herniasyonuna (bel fıtığı) ve dejeneratif disk hastalığına yol açan intervertebral dejenerasyondur. Bel fıtığının yönetimi, son zamanlarda cerrahi ve cerrahi olmayan çeşitli tedavi seçenekleri barındırmaktadır. İlerleyici nörolojik kayıp veya belirgin motor zayıflık dışındaki durumlarda başlangıçta cerrahi olmayan yöntemlerinin denenmesi gereklidir. 

Ağrı kesici, kas gevşetici, inflamasyon ilaçlar, fizik tedavi (bel egzersizleri, lomber korse bel destek kemerleri, transkutan elektrik sinir stimulasyonu vs.) bu tedavilerin temel amacı kas tutulmalarını ortadan kaldırarak kas gevşemesini sağlamak ve kısıtlı olan hareket yeteneğini düzeltmektir. Modern tıp teknolojisi, özellikle lazer ve radyofrekans enerjilerini kullanarak riski az; fakat daha güvenli ve etkin yöntemlerle omurga hastalıkları için ameliyatsız tedavi olanakları sunmaktadır. İlaç tedavisi, yatak istirahati, fizik tedavi gibi başlangıç tedavilerinin, doğru biçimde uygulanmış olmasına rağmen hastanın ağrılarında yeterli derecede gerileme yok ise ameliyat kararı almadan bu tedavilerin uygulanması mutlaka düşünülmelidir. 

• Sinir kökü ve omurilik kılıfı çevresine yapılan ilaç uygulamaları 
• Disk eklemi içine yapılan uygulamalar (Nükleoplasti) 

SİNİR KÖKÜ ÇEVRESİNE İLAÇ UYGULAMALARI 

Bel fıtığının neden olduğu ağrı, ağızdan, kalçadan ya da damar yolu ile uygulanan ilaçlar ve fizik tedavi uygulamaları ile yeteri kadar hafiflemiyor ise, fıtığın ve fıtıktan etkilenen sinirin çevresine yapılacak ilaç uygulanması işlemleri fayda sağlayabilir. İşlemlerin sadece bu konuda eğitim almış, deneyimli uzman doktorlar tarafından, floroskopi adını verdiğimiz sistem ile radyolojik kontrol altında, özel işlem salonlarında yapılması gerekir. 

Radyolojik görüntüler yardımıyla iğnenin ucunun nerede olduğunu tam olarak görürüz ve yanlış bir noktaya işlem yapmamış, hassas dokuları zedelememiş oluruz. Bel fıtığı için enjeksiyon ile yaptığımız ilaç uygulamalarının amacı, ilacı doğru noktaya uygulayarak, fıtık nedeniyle tahriş olmuş dokuların tahrişini azaltmak ve iyileşmelerini sağlamaktır. En sık uygulanan iki yöntem şunlardır:

Epidural Steroid Enjeksiyonları 

Omurilik kılıfının çevresine kortizon uygulanmasıdır. Bu yolla çoğu sinirin köküne gerekli ilacın ulaşması sağlanır ve ağrıya yol açan sinir enflamasyonunun azalması hedeflenir. 

RADYOFREKANS VE LAZER İLE AMELİYATSIZ BEL FITIĞI TEDAVİSİ 

Nukleus pulposus, disk ekleminin ortasında bulunan yumuşak eklem çekirdeğidir. Nükleoplasti adını verdiğimiz işlem, fıtıklaşmış disk ekleminin içine radyolojik kontrol altında ince iğneler ile girilerek, eklem içindeki basıncı hafifletmeyi sağlar. Eklem içindeki basıncın azalması, fıtığın büzüşerek küçülmesi, sinir kökü üzerinde baskının ortadan kalkması amacıyla eklem çekirdeğinin çok küçük bir kısmı buharlaştırılır. Buharlaştırma işlemi için eskiden enerji kaynağı olarak lazer kullanılırdı, fakat günümüzde radyofrekans adını verdiğimiz, radyo dalgaları ile oluşturulan daha güvenli bir yöntem kullanılır. 

NÜKLEOPLASTİ ETKİ MEKANİZMASI NEDİR? 

Yıpranmış disk ekleminin bir kısmı ısı enerjisi ile buharlaştırılır. İşlem ile eklemin içinde yaratılan hacim azalması, eklemde önemli derecede basınç azalmasına neden olur. Sonuç olarak fıtığın sinirler üzerinde yarattığı baskı azalır. Sinir üzerindeki baskının azalması, sinirin üzerinde gelişen ödemi ve tahrişi azaltarak ağrının ortadan kalkmasını sağlar.  Ayrıca, eklem içinde yaratılan ısı nedeni ile ağrıya neden olan biyolojik ve kimyasal mekanizmalar üzerinde de tedavi edici etki oluşturulur. 

Günümüzde ameliyatsız bel fıtığı tedavisi için lazer ya da radyofrekans enerjileri kullanılmaktadır. Eski yıllarda kullandığımız, eklemin bir kısmının eritmesini sağlayan kimyasal maddeler, yan etkilerinin yüksek olması nedeniyle artık kullanılmaz.

AMELİYATSIZ BEL FITIĞI TEDAVİSİ NASIL YAPILIR? 

Nükleoplasti tedavisi, lokal anestezi altında yapılır ve sadece birkaç dakika sürer. İşlem sırasında, kalçadan iğne yapar gibi, cildi hiç kesmeden çok ince iğneler yardımıyla eklem içerisinde çalışmak istediğimiz hedef noktaya ulaşılır. Özel ve gelişmiş röntgen makineleri kullanarak, işlemin her aşamasında radyolojik görüntüler elde edilmesi işlem güvenliği açısından çok önemlidir. Değişik yönlü görüntüler alınarak, milimetrik olarak ulaşmak istediğimiz noktada olduğumuzdan emin oluruz. Eğer enerji kaynağı olarak lazer kullanılacaksa, iğnenin içinden, yarım milimetreden daha ince mikro fiber optik lazer kateteri geçirilir ve eklem içinde çalışmak istediğimiz noktaya ulaştırılır. Lazer enerjisi kontrollü bir biçimde eklem içerisine uygulanır. Lazer enerjisinin etki alanı, kullanılan lazer türüne göre, birkaç milimetre uzağa kadar yayılır. Bu işlem sırasında eklemin bir parçasının buharlaştığını ve gaz olarak dışarı çıktığını bizzat gözlemleriz. 

Enerji kaynağı olarak radyofrekans kullanılacaksa, iğnenin içinden geçirilen birkaç milimetre kalınlığındaki özel elektrot eklemdeki hedef noktaya ulaştırılır. Radyofrekans için kullandığımız elektrotların ucunda pozitif ve negatif iki ayrı kutup vardır. Aralarında sadece birkaç milimetre aralık bulunan bu iki ayrı kutup arasında enerji yoğunlaşır, enerjinin vücudun başka kısımlarına dağılma riski yoktur. Bu da çevrede oluşabilecek hasar riskini çok azaltır. Radyofrekans teknolojisi, uygulanan enerjinin çevresindeki diğer dokulara dağılmaması nedeni ve daha düşük ısılarda aynı etkiyi oluşturması nedeniyle, lazerden daha kontrollü ve güvenlidir. Lazer, deneyimsiz ellerde, ekleme ve diğer yapılara zarar verme riski taşıyabilir.  Her iki işlem de, yeterli teknolojik altyapıya sahip ortamlarda, deneyimli doktorlar tarafından uygulanmalıdır. 

Ameliyatsız bel fıtığı tedavisi işlemlerinde, sinir yaralanması, enfeksiyon ve kanama riski gibi riskler oldukça azdır. Doğru seçilmiş hastalarda başarı oranı %70 ile 90 arasındadır.

İŞLEMDEN SONRA HASTANEDE YATMAK GEREKİR Mİ? 

Tedaviden sonra hastanede yatmaya gerek duyulmaz. Birkaç dakika süren işlemin sonrasında, ortalama yarım saat gözetim altında kalıp dinlenerek eve dönülür. Bu tedavilerden sonra sadece bir korse kullanarak normal hayata çok kısa sürede dönmek mümkündür. Birçok hasta, yatak istirahatine gerek kalmadan, işlemin ertesi günü normal çalışma hayatına başlayabilir. 

AMELİYATSIZ TEDAVİ HER BEL FITIĞI İÇİN UYGUN MU? 

Ameliyatsız bel fıtığı tedavisi her bel fıtığı hastası için uygun bir tedavi yöntemi olmayabilir. Bu tedavilerin hangi hastalarda uygulanabileceğinin, hangi hastaların bu tedavilerden daha fazla faydalanabileceğinin bilimsel kriterleri vardır. Halk arasında patlamış fıtık olarak bilinen serbest bir parça halindeki fıtıklar ve çok büyük boydaki fıtıklar bu işlem için uygun değildir. Bacak ve ayak kaslarında kuvvet kaybına yol açmış olan fıtıklarda da bu işlemin yapılması uygun değildir. Bu hastaların tedavileri, ameliyat ile yapılmalıdır. Olanak varsa, kapalı ameliyat olarak bilinen full endoskopik ameliyat teknikleri tercih edilmelidir."