HASTANEYE BAŞVURUDA EN SIK KARŞILAŞILAN HASTALIK

HASTANEYE BAŞVURUDA EN SIK KARŞILAŞILAN HASTALIK

İrmet Hospital Nöroloji Uzmanı Dr. Emine Mercan Sakar, hastaneye başvuruda en sık karşılaşılan primer baş ağrılarından biri olup, günlük hayatı ciddi oranda etkileyen hastalığın migren olduğunu söyledi.

İrmet Hospital Nöroloji Uzmanı Dr. Emine Mercan Sakar, hastaneye başvurularda en sık görülen hastalık olan migren hakkında vatandaşlara uyarılarda bulundu. Sakar, hastalığın tanı ve tedavi yöntemlerini anlattı.

İrmet Hospital’da Nöroloji Uzmanı olarak göreve başlayan Uzm. Dr. Emine Mercan Sakar ‘migren’ hakkında bilgilendirmede bulundu.

Uzm. Dr. Emine Mercan Sakar, migren hakkında şunları dedi:

Günümüzde hastaneye başvuruda en sık karşılaşılan primer baş ağrılarından biri olup, günlük hayatı ciddi oranda etkilemektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yapılan iş gücünde azalma sıralamasında genel hastalıklar arasında 19. sırada bulunmaktadır. Migren, kronik, paroksismal ve nörovasküler hastalık olup, herhangi bir yaş döneminde başlar, ilerleyen yaşlarda sıklığı azalır. migren çocukluk çağında da başlayabilmektedir. sıklıkla ergenlik döneminde başlar; hastaların yüzde 80’den fazlasında atakların başlangıcı 30 yaşından öncedir. 50 yaş ve üzeri migren başlangıcı ise genellikle sekonder sebeplidir. “ 

“KADINLARDA 2 KAT SIK GÖZLENMEKTE”

Hastalığın kadınlarda daha fazla olduğuna işaret eden Uzm. Dr. Sakar şöyle devam etti: “Migren kadınlarda 2 kat sık gözlenmektedir. Genetik (yüzde 60-80 aile hikayesi) yatkınlık bulunmaktadır. Auralı migrende genetik yatkınlık daha sık gözlenmektedir. Migren klinik yansıması baş ağrısı şeklinde olsa da kardiyovasküler hastalık riskini artırdığı (inme için 3-6 kat), kalıcı nörolojik defisit bırakabildiği bilinmektedir. Migren’in bazı prodromal özellikleri olup hastalar ağrının geleceğini ya da artabileceğini tahmin edebilmektedir. Öncü belirtiler arasında gerginlik, anksiyete, yorgunluk, bitkinlik, konsantrasyon güçlüğü, düşüncede yavaşlama, kelime bulma güçlüğü, konuşurken takılma, artmış ışık-ses-koku duyarlılığı, esneme, uyuma isteği, sistemik/otonom semptomlar bulunmaktadır.”

MİGREN’İN ETKİLERİ…

Migrenin etkileriyle ilgili bilgiler veren Uzm. Dr. Emine Mercan Sakar “Migren atağı öncesi yüzde 20 hastada migren aurası gözlenebilmektedir. Aura atakları 4-60 dakika arası süren, baş ağrısından öncesinde sonlanan fokal nörolojik bulgulardır.  Migren aura çeşitleri görsel (noktalanmalar, ışık çakmaları, zigzaglar, görme bulanıklığı, görememe, mikropsi, makropsi), ekstremitelerde uyuşma, güç kaybı, ataksi, psikolojik (duygudurum değişiklikleri, kişilik bozuklukları, deliryum, …) şeklinde olabilmektedir. Migren baş ağrısının bazı spesifik özellikler bulunmaktadır. Baş ağrısı: tek taraflı (1/3 bilateral), zonklayıcı (nadiren künt), orta/ağır şiddette, en az 4 saat süren, bazen 2 haftaya kadar uzayabilen, yavaş yavaş artıp yavaş yavaş yok olan, fiziksel aktivite ile şiddetlenebilen karakterdedir. baş ağrısına, bulantı, kusma, fotofobi, fonofobi, anoreksi, konsantrasyon bozukluğu, irritabilite, yorgunluk, bulanık görme, iştah artışı, burun tıkanıklığı, tenezm, diyare, karın ağrısı, poliüri, solukluk kızarıklık, kafa derisinde duyarlılık, yüz ve gözde ödem, yüzde damar belirginleşmesi eşlik edebilmektedir. “dedi.

MİGREN TETİKLENEBİLEN BİR HASTALIK MIDIR?

Baş ağrısı sonrası genellikle yorgunluk, tükenmişlik, kaygısızlık, bazı hastalarda, öfori, iştah artışı gözlenebildiğini aktaran Dr. Sakar, şunları kaydetti: “Migren tanılı hastalarda bazı durumlarda ataklar tetiklenebilmektedir. 

●Alkol

• Egzersiz

• Diyet(çikolata, peynir [tiramin], süt ürünleri, turunçgiller)

• Kafein, tütün

• Hormonal değişiklikler (mens dönemi)

• Stress

• İlaçlar

MİGREN TANISI NASIL KOYULUR?

Sakar daha sonra migrenin tanısıyla ilgili açıklamalarda bulunarak, “Tanı klinik, anamnez ve muayene ile konulmaktadır. laboratuvar ve görüntüleme yöntemleri ayrıcı tanı ve araştırma amaçlı kullanılmaktadır. baş ağrısının tipi belirsizse, atipik semptomlar varsa, kalıcı nörolojik veya psikopatolojik anomaliler veya nörolojik muayenede anormal bulgular mevcutsa sekonder baş ağrısından şüpheleniliyorsa laboratuvar ve görüntüleme yöntemleri yapılmalıdır.” diye konuştu.

MİGREN TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Sakar son olarak hastalığın tedavisi hakkında açıklamalarda bulunarak şunları kaydetti:

“Migren tedavisi atak tedavisi ve proflaktik tedavi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. migren atak tedavisi ‘basamaklı’ veya “atağa uygun tedavi” şeklinde uygulanabilir.  hafif şiddetteki ataklarda non-spesifik migren ilaçlar, orta ve şiddetli ataklarda triptanlar veya ergotaminler tercih edilir. basit ve kombine analjezikler,  non-steroid, anti-inflamatuvar ilaçlar, migrene özgü ilaçlar (triptanlar, ergot türevleri) anti-emetikler, opioidler, nöroleptikler akut atak tedavisinde kullanılabilmektedir.  ilaç aşırı kullanım baş ağrısından kaçınmak için akut atak tedavisi için kullanılacak ilaçlar ayda 10 tableti geçmemelidir. 

Akut atak tedavisi dışında bazı durumlarda profilaktik tedavi, uygulanması gerekmektedir. profilatik tedavinin gerektiği durumlar: Ayda 2 atak, ayda 4 ya da daha çok ağrılı gün,  seyrek, ama uzun süreli ve/veya özürlülüğe yol açan veya “günlük yaşam aktivitelerini ciddi boyutta olumsuz yönde etkileyerek yaşam kalitesini bozan ataklar, 2-3 gün süren ve kayıp oluşturan, daha seyrek fakat ciddi kayıp oluşturan ataklar , atak tedavisine rağmen günlük aktiviteleri engelleyen ataklar, atak ilaçlarına kontrendikasyon, ciddi yan etki ya da atak ilaçlarının aşırı kullanımında, giderek sıklaşan ataklar ve ilaç aşırı kullanım baş ağrısı gelişme riskinde, baziler migren, komplike migren gibi özel durumlardır. profilaktik tedavide en sık kullanılan ilaçlar beta-blokerler, anti-depresanlar, anti-epileptik ilaçlar, kalsiyum kanal blokerleri, serotonin antagonistleridir. Hastaların birçoğu medikal tedaviler, yaşam şekli değişikliği ve davranışsal tedavi yöntemlerinden yarar görmekte iken, bu tedavi modalitelerinden fayda görmeyen hastalar dirençli grubu oluşturmaktadır. dirençli migren hastalarında girişimsel tedavi yöntemleri önerilmektedir. 

Girişimsel tedavi yöntemleri: botulinum toksin enjeksiyonu ( migren botoksu), periferik sinir blokajı uygulamaları ( gon blokajı, supraorbital ve supratroklear sinirler ve sfenopalatin gangliyon blokajı), periferik veya santral elektriksel nörostimülasyon uygulamalarıdır. “