DEVA PARTİLİ AVŞAR: BİNALARIMIZIN EN AZ YARISI DEPREME HAZIR DEĞİL

DEVA PARTİLİ AVŞAR: BİNALARIMIZIN EN AZ YARISI DEPREME HAZIR DEĞİL

Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, 17 Ağustos depremi dolayısıyla yaptığı açıklamada depremin üzerinden geçen çeyrek asra rağmen depreme hazırlık noktasında bir arpa boyu yol alınmadığını savundu.

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, 17 Ağustos depremi dolayısıyla yaptığı açıklamada depremin üzerinden geçen çeyrek asra rağmen depreme hazırlık noktasında bir arpa boyu yol alınmadığını ve ülkenin bir numaralı sorunu olmaya devam ettiğini söyledi.

Avşar, iktidarın deprem gerçeğine karşın hazırlık ve duyarlılık noktasında gerekli hassasiyeti göstermediğini ifade etti. Avşar, 99 depremi sonrası geçen çeyrek asrın 22 yılı Ak Parti iktidarıyla geçtiği, ancak hala –cek –cak’larla, hayal tüccarlığıyla ve kader planlarıyla halkı oyaladıklarını belirtti.

‘Ülkemiz konumu itibariyle her an deprem tehlikesiyle karşı karşıyadır. Buna alışmak değil, hazırlanmak gerekir.’ “Ülkemiz Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu Fay Hatları üzerinde konumlanmaktadır.”, diyen Avşar; “Bu fay hatları ülkemizi her an deprem tehdidiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu durum neredeyse her 10-15 yılda bir, büyük bir depremle kendini göstermektedir. 

 

Avşar; “Bundan çeyrek asır önce 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Marmara Depremi bunlardan biridir ve üstünden çeyrek asır geçti. İzmit yakınlarında 7.4 büyüklüğünde meydana gelen bu depremde 17 bin 200'ün üzerinde can kaybı olmuş ve 20 milyar doların üzerinde ekonomik kayıp meydana gelmiştir. 77 bin 300 konut ve işyeri yıkılmış ve 244 bin 500 yapı hasar görmüştür. Bu depremden İstanbul nispeten etkilenmiş ve bu deprem dikkatleri İstanbul’a çevirmiştir.”, şeklinde konuştu. 

"Marmara'daki yapı güvenliği tartışması her zaman güncelliğini korumuştur"

Avşar, bu arada İzmir depremi, Elâzığ depremi, Van depremi ve 6 Şubat Kahramanmaraş depremi (11 ilimizde yıkım yaşanmış ve milyonlarca insanımız etkilenmiştir. Resmi kayıtlara göre 53 bini aşkın vatandaşımız da hayatını kaybetmiştir.) gibi depremler başta olmak üzere birçok irili ufaklı depremin de yaşandığını belirtti.

Bu süreçte Marmara’daki yapı güvenliği tartışması her zaman güncelliğini koruduğunu, bugün hala bu tartışmanın devam ettiğini söyleyen Avşar; “Bununla birlikte Marmara Bölgesinde gün aşırı 4-5 büyüklüğündeki depremler yakın bir zamanda meydana gelmesi beklenilen büyük Marmara depremi gerçeğini her defasında tekrar tekrar hatırlatmaktadır.”, ifadelerini kullandı.

‘Sadece İstanbul’da bir an önce yenilenmesi gereken 600 bin çok riskli konut bulunmaktadır.’

Avşar; ”Bakanlığın verilerine göre İstanbul’da 600 bin çok riskli konut bulunmakta ve bir an önce bunların yenilenmesi gerekmektedir. Bunun yanında İstanbul’da binlerle ifade edilen kendiliğinden yıkılma tehlikesi taşıyan bina da mevcuttur.”, dedi. Olası bir Marmara depreminin getireceği ekonomik yıkıma değinen Avşar; “Büyük Marmara depreminin meydana gelmesi durumunda ülke ağır bir ekonomik çöküşe uğrayacak ve 30 milyona yakın insan doğrudan etkilenecektir.”, şeklinde konuştu.

‘22 yıllık iktidar bu kadar acı tecrübeye rağmen hala –cek –cak’lı ifadeler kullanmaktadır.’

Avşar; “Hal böyleyken hala teoriden uygulamaya geçişte çok zayıf kalınmakta ve mesainin çoğu çalıştaylarla, planlarla, kurumlarla geçmektedir. Ülkemiz bu kadar acı tecrübeye sahipken, özellikle Marmara depremi ‘geliyorum’ diyorken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Kurum 22 yıllık iktidarlarına rağmen hala ‘-cek -cak’larla konuşmakta, gittiği yerlerde muhalefet belediye başkanlarıyla kavga etmekte ve koordinasyona almamaktadır.”, şeklinde konuştu.

‘İktidar, her seçim öncesi konut yerine halka hayal sattı.’

“Popülist kaygılarla ve seçim endişesiyle hareket eden iktidar, her seçim öncesi 100 binlerle ifade edilen sosyal konut yapımından ve kentsel dönüşüm projelerinden bahsetti.”, diyen Avşar; “Ancak seçim sonrası bütün sözler unutuldu. Bunu cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi olarak anlattıkları 250 bin sosyal konut ve 100 bin sosyal konut projelerinde halkımız gördü ve o hayal kırıklığını yaşadı.”, ifadelerine yer verdi.

‘TOKİ’nin 22 yılda ürettiği konutun sadece yüzde 10’u sosyal konuttur.’ 

Avşar, bu kapsamda 22 yıllık iktidar sürecinde en önemli görevi dar ve orta gelirli ailelere yönelik sosyal konut üretmek olan TOKİ’nin, sadece ürettiği konutun yüzde 10’u sosyal konut olduğunu belirtti. 

‘Her gelen yeni Bakan adeta reddi miras yaptı.’

Avşar; “Her bakan değişiminde, aynı iktidara mensup olmalarına rağmen adeta reddi miras yaparak önceki çalışmalar, hazırlıklar, planlar, kadrolar rafa kaldırılmış, yeniden, sıfırdan işe başlanılmıştır. Bu da enerji, kaynak, tecrübe ve zaman kaybına sebep olmuştur.”, dedi.

‘Kağıt üzerinde mahir olan iktidar uygulamada hep sınıfta kaldı.’

Avşar, en son Sayın Cumhurbaşkanının katılımıyla Yüzyılın Dönüşümü İstanbul Projesinin açıklandığını, bu proje ile belirlenen rezerv alanlarda 400 bin konutun yapılacağını, yarısı bizden kampanyasıyla 350 bin konutun dönüşüleceği ve 100 bin sosyal konutun inşa edileceği açıklandığını ancak henüz gözle görülür bir ilerleme görülmediğini belirtti.

‘Deprem bölgesinde hayal kırıklığı yaşandı.’

Deprem bölgesinde verilen sözlere ve yapılan çalışmalara değinen Avşar; “Deprem bölgesinde söz verdikleri konut sayısı tutturulamamış, mağduriyetler ve hayal kırıklıkları oluşmuştur. Depremzedelerin çoğu hala konteyner kentlerden kurtarılamamış, gerekli altyapı çalışmaları tamamlanmamıştır.”, dedi. 

Avşar, sorumlu muhalefet anlayışları gereği konun takipçisi olduklarını, bu hususta ilerleme süreçlerini titizlikle izlediklerini, yer yer önerilerde bulunduklarını söyledi ve bu kapsamda, birçok basın toplantısı düzenlediklerini, soru önergeleri verdiklerini, kanun teklifleri hazırladıklarını ve basın açıklamaları yaptıklarını belirtti.

‘Konu, hassasiyeti dolayısıyla siyaset üstü tutulmalıdır.’

“Artık iktidarın deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, belediyelerle işbirlikleri geliştirmesi gerektiğini dile getiren Avşar; “konu, hassasiyeti dolayısıyla siyaset üstü tutulmalı ve tüm paydaşların eş güdümüyle kalıcı, hızlı ve etkin çözümler geliştirilmelidir.”, dedi.