Edirne’de, sıcak hava ve tarımsal sulamanın etkisiyle Tunca Nehri’nde görülen debi düşüşü, su bitkilerinin artışına neden oldu.
Edirne’de, sıcak hava ve tarımsal sulamanın etkisiyle debisi yeniden düşüşe geçen Tunca Nehri’nde sucul bitkiler gün yüzüne çıktı. Tunca Köprüsü’nün ayaklarının olduğu kısımda kuraklığın daha çok etkili olduğu görülürken, bu noktalarda da sucul bitkilerin daha yoğun olması dikkat çekiyor.
Hava sıcaklıklarının artmasına bağlı olarak debisi düşüşe geçen nehirde bitkisel materyalin artmasıyla ilgili gözlemleme yaptıklarını belirten Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Belgin Elipek, pek çok sucul bitkinin debinin düşük olduğu köprü ayaklarının bulunduğu kısımda daha yoğun olduğunu gördüklerini söyledi.
"Tunca Nehri’nde bitkisel materyal arttı"
Hava sıcaklıklarının artmasına bağlı olarak debisi düşüşe geçen Tunca Nehri’ndeki bitkisel materyalin artmasıyla ilgili gözlemleme yapmaya geldiklerini söyleyen Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Belgin Elipek, "Yaptığımız tespitler sonucunda pek çok sucul bitkinin debinin düşük olduğu köprü ayaklarının bulunduğu kısımda daha yoğun olduğunu gördük. Aslında bu debinin azalmasına bağlı olarak doğal bir süreç. Bu bitkilerin burada olmasının sebebi de genişleyen ve tortu biriktiren alanda kendilerinin yetişmesi için uygun besin maddelerine erişmiş olmalarıdır" dedi.
"KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ MEVSİMLERDE OYNAMALARA NEDEN OLUYOR"
Dünyada çok önemli bir sorun olan küresel iklim değişikliğine bağlı olarak mevsimlerde bir takım oynamalar olduğunun görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Belgin Elipek,"Gün içindeki sıcaklık değişimleri ya da mevsimsel bir takım faktörler değişebiliyor. Bunun en büyük etkisi su kaynakları üzerine olmaktadır. Özellikle yüzeysel su kaynaklarının kirlenmesine bağlı olarak insani tüketim, tarımsal tüketim ya da endüstriyel tüketim için yer altı sularının daha fazla kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Bu da yer altı su kaynaklarının yüzeysel su kaynaklarını beslemesi konusunda yetersiz kalmasına neden oluyor. Debi düşüklüğünün de hem küresel iklim değişikliğine ve hava sıcaklığına bağlı buharlaşma hem de yer altı su kaynaklarının daha fazla kullanılması nedeniyle olduğunu tahmin ediyoruz" şeklinde açıklamada bulundu.
"BARAJ DOLULUK ORANLARI BİZİ REHAVETE DÜŞÜRMEMELİ"
Küresel iklim değişikliğinin çevre üzerinde çok büyük etkisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Belgin Elipek, "Bunların en büyük etkisi de su kaynakları üzerine oluyor. Dolayısıyla baraj doluluk oranları bizi rehavete düşürmemeli. Mutlaka evlerde ya da tarımsal sulamada bu şu yönetimimize çok dikkat etmeliyiz. Bunun dışında su kirliliği de önemli bir etkendir. Suların kendi kendini temizlemesini aşacak şekilde içerisine organik kirlilik yükünün ya da suyun temizleyemeyeceği maddelerin kesinlikle verilmemesi gerekiyor" ifadelerine yer verdi.
"SU BİTKİLERİNİN YOĞUN ŞEKİLDE BÜYÜDÜĞÜNÜ VE GELİŞTİĞİNİ GÖRÜYORUZ"
Tunca Nehri’ndeki debi düşüklüğünün iklim değişikliği, mevsimsel yağışların az olması ve hava sıcaklığının hızlı şekilde yükselmesine bağlı olduğunu söyleyen Trakya Üniversitesi Su Ürünleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Burak Öterler, Bunun sonucunda özellikle köprü ayaklarının olduğu yerlerde su bitkilerinin yoğun şekilde büyüdüğünü ve geliştiğini gördüklerini belirtti.
Tunca Nehri’nde debi düşüklüğüne bağlı olarak suyun akışının oldukça durağan olduğunu söyleyen Doç. Dr. Burak Öterler, Tunca Nehri’nin debisinin azalmasıyla birlikte ortaya çıkan bitkilerin çeşitlerine bakmak ve suyun sıcaklık derecesine de bakmak istediklerini ifade etti.
Ayrıca topladıkları sucul bitkilerin de bu ortam için uygun türler olup olmadığını değerlendireceklerini aktaran Doç. Dr. Öterler, "Bitkilerin bu kadar yoğun olmasının sebebini debinin düşük olmasına bağlıyoruz. Bu çiçeklenmenin debi düşüşüyle alakalı bir durum olup olmadığını merak ettik ve kendimizce incelemeye geldik. Tunca Nehri’nde sucul bitkilerden Cerastium, seratifuyumlar fatemajonlar, tifalar ve levnaları tespit ettik. Bu türler genellikle durgun sulara ait bitkilerdir akan sularda pek görülmeyen türlerdir" ifadelerine yer verdi.