Tarih: 11.11.2022 12:06

BÜYÜK BİR DEVRİMCİYİ SELAMLIYORUZ

Facebook Twitter Linked-in

CHP Tekirdağ Milletvekili Dr. İlhami Özcan Aygun, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü ve Tekirdağ’ın düşman işgalinden kurtarılışının 100. Yıldönümü nedeniyle TBMM Genel Kurulu’nda konuşma gerçeleştirdi.

İlhami Özcan Aygun konuşmasında şunları söyledi:

“Emperyalizme karşı en büyük darbeyi Atatürk indirmiştir. Batılı güçlerin aç gözlülüğü ve emperyal açlığı,  Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Osmanlı Devleti üzerindeki paylaşım savaşında bütün çıplaklığı ile kendini göstermiştir. Atatürk ise Batı’nın bu sömürgeci anlayışı ve kibrine karşı yürüttüğü tam bağımsızlık mücadelesi ile tarih yazmıştır.

SADECE SAVAŞ ALANI DEĞİL

Onun tam bağımsızlıkçı yanı sadece savaş alanında değildir: Ekonomide, eğitimde, siyasette her alanda tam bağımsızlıkçı olmuştur. Ve altını çizerek söylerim ki bağımsız değilseniz, dini aidiyetinizi korumak da zorlaşır. Müslümanlığı yaşamak için önce bağımsız olmanız gerekir! Atatürk’ün harekete geçirdiği Kuvayi Milliye ruhu, bu ülkenin kurtuluşu ve kuruluşu olmuştur. Savaştan, barışa; kurtuluştan kuruluşa kadar tüm evrelerde yetkiyi Millet’ten isteyen, milli egemenliğin üstünde güç görmeyen, çağının liderleri diktatörlüklere giderken, ülkesi için daima demokrasi isteyen Atatürk, bugünümüz ve yarınımızdır. Atatürk, milli egemenliği Kurtuluş Savaşı’ndan, Cumhuriyet’in kuruluşuna ve sonrasına kadar tüm aşamalarda baş tacı yapmıştır. Nitekim ünlü yazar Amin Maalouf, Atatürk’ün tüm gücünü yurtsever meşruiyetinden aldığını söylemiştir.

HER ANLAMDA BAĞIMSIZ

Atatürk, yurdu düşmanlardan kurtardıktan sonra ülkeyi her anlamda bağımsız kılmak için modernleşme sürecini yönetmiştir. Atatürk, devrimleri, Batı ile aramızdaki makası azaltmak için hızla yukarıdan aşağıya doğru yapmıştır: Ancak bunu Kurtuluş Savaşı’nda rüştünü ispatlayan bir lider olarak yapmıştır.

Saltanatı ve halifeliği kaldırmış, din ve devlet işlerini ayırmıştır. Çoklu hukuk sistemini kaldırmış, tek eşliliği getirmiş, Medeni Kanun’u kabul etmiş, pek çok Avrupa ülkesinden önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştır. Kadınların siyasette, ekonomide, hayatın her alanında güç kazanmasını istemiştir. Çünkü kadınları güçlü olmayan toplumların beşeriyette güçlü olma şansı yoktur.

AİDİYET DUYGUSU

Ve yine altını çizerek söylerim ki aidiyet duygusu, bir toplumdaki en önemli unsurdur. Ulusal aidiyetimiz, dinsel aidiyetimizle çelişki oluşturmaz! Örneği Avrupa’dır. Etnik kökeni farklı uluslar, aynı dine inanabilmektedir. Atatürk ile bizler de ulusal aidiyetimizle birlikte Müslüman kimliğimizi rahatça yaşayabilir hale geldik. İşte Laiklik, bu kimlikleri koruyan şemsiyedir.

Nitekim Atatürk, 1 Mart 1924 tarihinde TBMM İkinci Dönem Birinci Toplanma yılını açarken yaptığı konuşmada, ‘Cumhuriyet’in ilk ilkesinin orduyu siyasetten ayırmak olduğunu, ikinci ilkesinin de İslam dinini asırlardır devam eden siyaset aracı olma hatasından temizleyerek yüceltmek olduğunu, bunun milletin dünya ve ahiret mutluluğunun gereği olduğunu’ söyleyerek, temel hedefini belirtmiştir. Atatürk yine aynı tarihli konuşmasında; memlekete eğitim ışığının yakılması için dört senede eğitime ayırdıkları araçları 10 katına çıkardıklarını açıklamıştır. İşte Cumhuriyet’in ilk on yılında atılan adımlar, ülkemizi tüm yakın coğrafyalardan ayrıştırarak, çok ileri bir düzeye taşımıştır.

YURTTA BARIŞ DÜNYA’DA BARIŞ

Bu yüzden Anadolu’ya bağımsızlık, özgürlük, ulusal onur ve demokrasi getiren Atatürk’ü ve O’nun manevi mirasını yaşatmak hepimizin en temel yurttaşlık görevidir. Atatürk, sadece Türkiye’yi değil tüm dünyayı etkilemiş eşsiz ve örneğine çok az rastlanan bir önderdir. Yurtta Barış, Dünya’da Barış söylemiyle evrensel bir iz bırakmıştır. Bu nedenle ABD’nden Küba’ya, Macaristan’dan Meksika’ya, Azerbaycan’dan Japonya’ya, Hindistan’dan Hollanda’ya, Yeni Zelanda’dan Şili’ye kadar 40’ı aşkın ülkedeki heykelleri ve anıtları dikilen tek liderdir.  Savaştan, barışa; kurtuluştan kuruluşa kadar tüm evrelerde yetkiyi Millet’ten isteyen, milli egemenliğin üstünde güç görmeyen, çağının liderleri diktatörlüklere giderken, ülkesi için daima demokrasi isteyen Ulu Önderimiz Atatürk’ü vefatının 84. Yılında minnet ve özlemle anarım.

TRAKYA MİLLİ MÜCADELESİ

Aynı zamanda Trakya Milli Mücadelesine de dikkat çekmek isterim. Trakya'nın bağımsızlık savaşını yöneten Trakya ve Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurduğu çeteler, Büyük Zafer’e kadar büyük mücadeleler vermiştir. Yurtsever Tekirdağlı şairimiz Namık Kemal’in 'Biz o yüce yaradılışlı milletiz ki/Hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelir' mısraları, Trakya’da verilen mücadelenin özetidir. Tekirdağ ilimiz adım adım düşman işgalinden kurtarılmıştır. 29 Ekim’de Çerkezköy, Marmaraereğlisi ve Kapaklı, 1 Kasım’da Çorlu, Ergene ve Saray, 2 Kasım’da Muratlı, 13 Kasım’da Süleymanpaşa, 14 Kasım’da Hayrabolu ve Malkara, 17 Kasım’da Şarköy düşman çizmelerinden kurtarılarak, Tekirdağ’ın tamamı özgürlüğünü kazanmıştır. Tekirdağ’ın kurtuluşunun 100. Yılı kutlu olsun.Trakya Milli Mücadelesinde emeği geçenleri, tüm kahraman şehitlerimizi ve Atatürk’ü bir kez daha minnetle anarım. Ruhları Şad olsun."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —